2020 Ekonomisinde Covid-19 Öncesi ve Covid-2019 sonrası

Son yazımın başlığı 2020 başlarında ekonomi-politik görünümdü. Yazımın bütününde ifade etmeye çalıştığım hususlar bugünde geçerli olan konulardır. Yazımızın başlığı CÖ-Covid19 öncesi,CS-Covid19 sonrası anlamında sembol bir yazılımdır. Aklına Tesla Motors, Spacex, Pay Pal gibi dünyaca ünlü şirketlerin patronu hep gündemde olan Elon Musk’ın son çocuklarına verdiği isim geldiğinde ben de güncele uymak istedim. Musk’un müzisyen sevgilisi Grimes’den olan oğluna verdikleri isim X Æ A-12 adı pek çok merak uyandırmış, “Yasal olarak koyulabilir mi?” tartışmaları yaratmıştı. Hatta gerçek olup olmadığı bile konuşulmuştu. İsmin harf harf ayrılarak anlamını bilmeye çalıştığımızda;

X     :Bilinmeyen değişkeni

AE   :Yapay zekayı,ve sevgiyi

A12  :SR-17 ’in öncesi niteliğinde silahı olmayan, sadece hızı olan, muhasebede muhteşem ama şiddete başvurmayan uçak modellerini sembolize etmeye çalıştığını görüyoruz. (Resmi kayıtlara geçerken isim X Æ A-Xİİ oldu.)

İşte bu isim CS-Covid19 sonrası, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak denilen yeni dünyanın’da ipuçlarını verdiğini söylüyorum. Yani; bilinmeyen, değişkenleri çok,uzay ve digital teknoloji hızıyla yükselen, yeni trendleri olan ,yapay zekanın pek çok alanda kullanıldığı ama herşeye rağmen insanın sevgiyle yaşamak için seçeneğini kaybetmemesi gereken bir yeni dünya.

Evet, digital teknolojinin getirdiği ve bundan sonrası için G-6, G-7 gibi üst akıl teknolojileriyle gittikçe ivmesi artan yeni dünya düzeni. İçinde insanın hayal gücünü, yaratıcılığını, bilgiye ve bilime ulaşılırlığını sağlayan ama aynı ölçüde insan ırkının alıştığı dokunma, yüz yüze iletişim ve hep bir arada yaşama hazzını ve konforunu da kaybettirecek bir yeni yaşam tarzı. “Buna alışmak ve bu geçişi sağlamak kolay mı?’” Tabii ki belirli bir yaşın üstünde olanlar için daha zor olacak bir süreç. Çocukların adaptasyonu, genç nüfusun uyumu ne kadar hızlı mümkünse yaşlılar için bir o kadar sıkıntılı bir süreç, belki de o nedenle(!) covid-19 bile yaşlıları daha çok hedef aldı ve belki de o nedenle (!) yaşlılar daha çok siperlerine çekilmek zorunda kaldı? Hayat ne enteresan değişimler ve buna bağlı gelişmelere gebe değil mi?

CS sonrası digital dünyanın daha kontrollü hakimiyet kuracağı bir yaşam tarzını hayatımıza sokulmaya başlanıldı bile. Sadece Mart 2020’de 3 milyon yeni insanın Türkiye’deki alışverişlerinde temassız kart kullanımına başlaması ve bankaların buradaki limitleri yükseltmeye başlaması bile bir örnek. Hayat Eve Sığar (HES) yazılımının sağlığımız nedeniyle Sağlık Bakanlığı’nca telefonlarımıza indirilmesinin tavsiye edilmesi, daha sonra bu programın uçak seyahatleri için gösterilmesinin mecburiyeti bile “Seçeneklerden zorunluluklara geçişin digital bir teknoloji örneği değil mi?” Eğer sağlık gibi hepimizin yaşaması için gerekli olan, hatta sağlıklıysak gerisi teferruat dediğimiz iliklerimize kadar işlemiş bir insani anlayış varken, “Bu seçeneklere uymama ihtimalimiz var mı?” Daha çok örnekler verebiliriz ama hepsinde ortak nokta şu; yeni dünya düzeni “Digital çağ” dediğimiz yeni bir dönemin sebep sonuç ilişkilerine göre şekillenecektir.

Ekonomiyi anlatırken siyasetten bağımsız bir ekonomi konuşmanın bir yanı eksik kalır anlayışıyla değerlendirmelerini yapan bir yazarınız olarak, digital çağın siyasetininde buna göre şekil değiştireceğini net olarak söyleyebilirim. 2025 yılına kadar olan süreçte dünyada neredeyse tüm siyasi liderlerin değişeceğini ve yeni bir siyaset anlayışının gerekliliğinden dolayı, yeni bir siyasetçi tarzının da oluşacağı kesindir. Siyasette yaş ortalamasının düşeceğini, seçmen seçilen iletişiminin farklilaşacağını, miting meydanları etkisinde sosyal medya toplantılarının artacağını insanların veriye ulaşımının kolay olması ve bilginin şeffaflaşması nedeniyle cam gibi saydam net yönetici tiplerinin kaçınılmaz olarak gündeme geleceğini söyleyebilirm. Buna direnen ülkelerde sosyal devlet yerine daha muhafazakar ve totaliter yönetimlerle yaşama devam edilmesi halinde maalesef toplumsal çatışmalar artacaktır. Digital çağın digital sermayedarları tek dünya yönetimi ve anlayışının kaçınılmaz olduğunu savunurken, derin devlet kavramının ulviyetinde yetişmiş yöneticilerin devleti koruma güdülerinin getireceği anlaşmazlıklar ve çatışmalar siyasette 2021-22 yıllarının önemli gündemi olacaktır.

Ekonomide en önemli değişimin parasal değerlerde olacağı, dolar ve euro gibi şu an geçerli değişim araçlarının yerine teknolojik gelişmeler ve gereksinimlerden dolayı mutlaka digital bir değişim aracının, digital paranın kabul edileceğini söylemek artık kehanet sayılmaz. CS-Covid sonrası ilk ekonomik refleks olarak her ülkenin kendi içindeki ekonomik aktiviteyi tekrar hayata geçirmeye çalışması gayet anlaşılabilinir bir ekonomik içe dönüştür. İhracatın önemi kaybolmamakla birlikte ilk aşamada ithalata koruyucu önlemlerin ve vergilerin getirilmesi de Covid sonrasının ilk refleksleridir.

2020 yılının dünya ekonomisinin genelinde toplumların refahını artıracak, işsizliği azaltacak, verimi daha önceki dönemler seviyesine getirecek bir yıl olmayacağı kesinleşmiştir. Çok zor bir yıl olacaktır, 2021-22 yılları dahil 2023 ‘e kadar yeni dünya düzeninin oluşma sancıları kaçınılmaz olarak yaşanılacaktır. Başta turizm ve bankacılık olmak üzere sektörler olumsuz etkilenmiş ve buradan çıkışın ancak yeni dünya düzeninde oluşacak trendleri erken hissedip, buna göre yatırımlarını üretime ve üretimden satışa çevirebilecek inovatif şirketlerce sağlanabileceğini söyleyebiliriz. Tarım ve Su en önemli sektörler olacaktır. Enerji savaşları devam edecek; Doğu Akdeniz çanağı askeri ve ekonomik yönden Ortadoğu çanağından daha önemli gündem olacaktır. AB dağılma tehlikesiyle yaşayacaktır. ABD ve Çin çekişmesi her alanda günlük finansal hareketleri etkileyecektir. Yeni dünya düzeninin hakim güçlerinin kim olacağı konusunda bilinen ama görünmeyen gizli savaş bir mutabakatla sonuçlanamazsa, hem siyasi hem de ekonomik alanda belirsizlikler ve olumsuzluklar birkaç yıl daha sürecektir. “İkinci dalga salgın olabilir mi?” gibi sorular aslında mutabakatın olup olmaması ile ilgili olarak her zaman tartışılacaktır.

Dünyanınn en büyük sorunu olan adaletsiz gelir dağılımı ;yani dünyanın zenginler sıralamasındaki birkaç ailenin gelirlerinin dünya nüfusunun yarısından fazlasını oluşturan 4-5 milyar kişiden fazla olması ve digital üretimin onlar tarafından sağlanması makul ve insani boyutlarıyla dengelenip, paylaşılıp, organize edilmedikçe hem digital, hem biyolojik hem de nükleer savaş tehlikesi dünyamızın başında öldürücü bir kılıç gibi sallanacaktır. Ne ABD’nin, ne Çin’in ne AB’nin ne de gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerin durumlarının bugünkünden daha iyi olabileceğine dair bir işaret yoktur. Ama insanın ve yaşamın olduğu her yerde, bilinen haliyle dünyamızda insani bir mutabakatın sağlanacağına olan umudumuz da hep olacaktır. Yazımızn başında bahsi geçen Elon Musk son tweetlerinden birinde “kıyamet teknolojisinin lideri olmak istiyoruz” demesine rağmen, digital çağın getireceklerine rağmen, sevginin ve insanlığın baki olacağına inanıyoruz.

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.