SOSYAL MEDYA VE NARSİSİZİM

Yeni iletişim teknolojileriyle birlikte gündelik yaşamda birçok kırılma yaşanırken internet, giderek yaşamlarımızın bir parçası hâline gelmekte ve dijital göçmen, dijital yerli gibi yeni sosyolojik alt gruplar da etkin hâle gelmektedir. Gelişen teknolojiyle birlikte sanal iletişim interaktif bir boyut kazanmakta ve iletişim için gerekli olan aynı zamanda ve aynı yerde olma gerekliliği ortadan kalkmaktadır. Sosyal medya, gerçek dünyayla kurduğumuz bağdan çok farklı bir uzamı temsil etmektedir. Fiziki dünyanın sınırlılıklarının ötesinde bir dünya yaratmakta ve zaman, hız, mekân gibi algılarda farklılaşmaktadır. Sanal dünya gerçek dünyanın erişemeyeceği kadar hızlı ve geçicidir. Bunun sonucunda her şey anında eskimekte ve yenilenme gereği duymaktadır. Bu durum kullanıcıyı sürekli aktif tutarken, bitmek tükenmek bilmeyen bir akışa bireyi dâhil etmektedir. Sosyal medyada birey, kimliğini kendisi oluşturmakta, hatalarını gizleyebilmekte, fiziksel kusurlarını filtre programıyla giderebilmektedir. Dijital ortamdaki birey, her şeyiyle mükemmeli temsil etmek isteyen, kendi algısında ne iyi ise onu kendisinde ortaya koymaya çalışandır. Bu doğrultuda sosyal medyanın ontolojik açıdan narsisizmi besleyen bir yönünün olduğu söylemek mümkündür.

Kibir kavramıyla da ilişkilendirebileceğimiz narsisizm Narkissos mitine dayanmakta ve kendi imgesine âşık olan mitolojik karakterin kendilik sevgisinin sorunlu durumuna işaret etmektedir. Narsisizm kültürü medya ve medya aracılığıyla popüler kültür ve tüketim kültürü içinde yaygınlaşmaktadır (Alanka, Cezik; 2016). Narsisizm kavramı özseverlik veya kişinin kendi imgesine duyduğu aşk anlamına gelmekle birlikte, suya yansıyan görüntüsüne âşık, kendini seven ve bu anlamda kendine mahkûm olan Narkissos, narsistik olanın anlaşılmasında temel alınmaktadır (Twenge ve Campbell, 2010).Sosyal medya araştırmalarında gerçekten dikkat edilmesi gereken noktalardan biri sosyal medyayı gerçek ve sanal arasında yaşayan bireylerin anlık bir şekilde duygu, durum, düşüncelerini paylaştıkları ve kendilerini bir ayna gibi yansıttıkları bir yer olarak görmeleridir.

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.