Yiyecek ve içecek endüstrisi için doğal içerikler, içerik sistemleri ve entegre çözümler sağlamada dünyanın önde gelen üretici ve tedarikçilerden birisi olan Döhler, sürdürülebilirlik prensipleri doğrultusunda hareket eden güçlü bir şirket. 1998 yılından bu yana ülkemizde faaliyetlerini sürdüren Döhler Türkiye, 12 ülkeden sorumlu bir yapıya sahip. Gücünü ve kaynağını doğadan alan şirket, ülkemizdeki tarımın dünyadaki örnek uygulamalarla paralel bir düzeye gelmesi için her türlü teknolojik desteği sağlıyor. Doğal kaynaklarımızı koruyarak geleceğe daha temiz bir dünya bırakmayı odak noktası haline getiren Döhler TIP Bölgesi İK Direktörü Ömür Coşar, sorularımızı yanıtlayarak şirket vizyonlarını ve önümüzdeki planlarını Business Türkiye okuyucularına özel aktarıyor.

Döhler, yiyecek ve içecek endüstrisi için dünyanın önde gelen üretici ve tedarikçilerinden birisi olarak köklü bir geçmişe sahip güçlü bir şirket. Öncelikle Döhler’in başarılı yolculuğunu ve dönüm noktalarını sizden dinleyebilir miyiz?

1838 yılında Almanya’da kurulan Döhler, Türkiye’de 1998 yılından beri içecek ve gıda endüstrisi için meyve ve sebze suyu konsantreleri, meyve püreleri, aromalar, soslar, içerik sistemleri, dondurulmuş ve kurutulmuş meyve ve sebze ürünleri ile entegre çözümler sağlıyor. 2017 yılından itibaren İran, Pakistan ve Levant bölgesinde bulunan ülkeler dahil olmak üzere 12 ülkenin sorumluluğu ile beraber bölgenin önde gelen üretici ve tedarikçilerinden biri olarak faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Karaman, Denizli, Balıkesir, İzmir ve İran’da bulunan 6 fabrikamız ile yiyecek ve içecek endüstrisi için gerçek katma değer yaratmak amacıyla sektörde öncü olmanın bilinci ile kendimizi sürekli geliştiriyoruz. Karaman’da 2015 yılında kurduğumuz Ar-Ge merkezinde gerçekleştirdiğimiz inovasyon ve yeni ürün çalışmalarıyla 2021 yılında kurduğumuz yeni nesil teknolojilerle donatılmış aroma fabrikamız ile yenilikçi işleme teknolojileri ve dünya çapındaki pazar bilgimizi birleştirerek sektörde tam bir hizmet sağlayıcısı haline geldik. Döhler Türkiye’nin 12 ülkeden sorumlu bir yapıya geçmesi tabii ki bir günde olmadı. Bu süreçte tüm fabrikalarımızın fiziki şartlarının ve üretim teknolojilerinin geliştirilmesi, iş süreçlerinin yalınlaştırılması ve doğru insanları ekibe dahil etmemiz büyük rol oynadı. Bu sonuca ulaşırken tüm ekibin 5 sene boyunca gösterdiği girişimci ruh, özveri, kuvvetli iletişim ve her zaman daha fazlasına talip olması en büyük gücümüz oldu. Global bir şirketin tek bir ülkesi konumundan 12 ülkeden sorumlu bir merkez olmamız, yetkin ve donanımlı adayların çalışmak istedikleri hedef şirketler arasında yer almamızı sağladı.

Tarıma ve çiftçilere verdiğiniz destek en önem verdiğiniz konulardan biri. Söz konusu desteklerinizin kapsamını ve özellikle teknolojik bağlamda sunduğunuz çözümleri öğrenebilir miyiz?

Gücünü ve tüm kaynağını doğadan alan bir şirket olarak, Türkiye’de yeni nesil endüstriyel tarıma öncülük etmek, teknolojiyi ve sürdürülebilir uygulamaları tarım sektöründe tedarik, taşıma ve depolama aşamalarına entegre ederek ürünleri en verimli ve doğal haliyle üreticilerle buluşturmak en büyük önceliğimiz. Türkiye’deki tarımın dünyadaki örnek uygulamalarla paralel düzeye gelebilmesi için sektörün sadece bir parçası olmak yerine, bütününün görülmesi, kârlılık ve sürdürülebilirlik için döngüsel ekonomi prensiplerinin benimsenmesi gerektiğini öngörerek, 2019 yılında Konfrut AG Tarım şirketimizi faaliyete geçirdik. Çiftçilerimizle yaptığımız uzun dönemli sözleşmeli tarım projelerimiz ile çiftçilerimize finansal ve eğitim desteği sağlı- yor çiftçilerimizi teknolojilerle tanıştırıyor ve bu uygulamaları kullanabilmeleri için teknik destek veriyoruz. Tarımsal sensör istasyonları, dijital toprak analizleri, dijital böcek tuzakları, uydudan tarla sağlığı takip sistemleri şu an için çiftçilerimize sunduğumuz teknolojiler. Bu dijital uygulamalar ile çiftçilerimiz ürünlerine gelebilecek zararları önceden görerek gerekli tedbirleri alabiliyor ve ona göre bir gübre ve ilaç programı hazırlayabiliyorlar. Elde edilen bu verilerin doğru uygulamalara dönüştürülmesi için gerekli olan teknik desteği çiftçilerimize sağlıyoruz. Tabii sadece tarlada teknolojiyi kullanmak tek başına yeterli değil. Biz, aynı zamanda hasat sonrası kayıpların azaltılabilmesi için de teknolojik yatırımlar yapıyoruz. Bu kapsamda ısı kontrollü soğuk zincir lojistiği, gerçek zamanlı araç takip sistemleri, teslimat planlama programları iş ortaklarımıza verdiğimiz diğer hizmetler arasında. Türkiye’de tek seferde hayata geçen en büyük organik çilek projemiz, bu kapsamda verebileceğimiz en çarpıcı örnekler arasında.

Tarım ekosistemine ve kadın istihdamına olan katkılarınızı öğrenebilir miyiz?

Döhler Türkiye olarak, 60 binden fazla insanın hayatına dokunduğumuz tarım ekosisteminde iyi tarım uygulamalarını destekliyoruz. Çiftçilerimizden tedarik ettiğimiz hammaddeleri, 6 üretim tesisimizde ve 2 Ar-Ge merkezimizdeki 65’in üzerindeki uzman kadromuzla yenilikçi teknolojiler ile buluşturuyor, içecek ve gıda endüstrisi için doğal içeriklere dönüştürüyoruz. Portföyümüzde yer alan meyve ve sebze suyu konsantreleri, meyve püreleri, aromalar, doğal renk maddeleri, soslar ve yeni inovatif ürün gruplarımızı, 8 kıtada 65’den fazla ülkede her gün iş ortaklarımızla buluşturuyoruz. Fırsat eşitliği ve kadın istihdamı, öncelikli İK hedeflerimiz. Döhler Türkiye olarak yönetim ekibinin yüzde 50’sinin kadın çalışanımızdan oluşması ile Türkiye ortalamasının üzerinde yer alıyoruz. Lokasyon bazlı baktığımızda özellikle İstanbul ofisimizin yüzde 70’i, İzmir fabrikamızın yüzde 55’i kadın çalışanlardan oluşuyor.

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.