Can Dinçer Potre Fotoğrafı

“70 YILDIR TEKNOLOJİ İLE HAYATIN KALBİNDEYİZ”

Can DİNÇER – Arçelik Türkiye Genel Müdürü

70 yıllık yolculuğunda ülkemizin ekonomik, toplumsal ve teknolojik gelişimine sağladığı büyük katkılarıyla liderliğini koruyan Arçelik, “Dünyaya Saygılı Dünyada Saygın” anlayışıyla bulunduğu her alanda fark yaratmaya devam ediyor. Köklü geçmişinin verdiği sorumluluğun bilinciyle hareket eden şirket, değerlerini ve kaliteli hizmet anlayışını dünyaya taşıyor. Business Türkiye okuyucuları için sorularımızı yanıtlayan Arçelik Türkiye Genel Müdürü Can Dinçer, 70. yıl değerlendirmelerini ve global ölçekte rekabet güçlerini artıran hamleleri bizlerle paylaşıyor.

► Yolculuğunuz boyunca sadece şirketinizin değil, ülkemizin de başarı hikayesinde büyük rol oynayan lider bir marka olarak 70. yılınızı kutladığınız bu dönemde, köklü geçmişinizin size verdiği sorumluluklara dair değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?

Arçelik olarak 70. yılımızı kutladığımız bu anlamlı dönemde yalnızca bir şirketin değil, Türkiye’nin ekonomik, toplumsal ve teknolojik gelişim yolculuğunun da ayrılmaz bir parçası olmanın gururunu yaşıyoruz. Bu köklü geçmiş, bize büyük bir sorumluluk yüklüyor. Kurucumuz Vehbi Koç’un “Ülkem varsa ben de varım” sözüyle şekillenen vizyonumuz doğrultusunda 70 yıldır bu topraklara değer katmak için çalışıyoruz. Türkiye’nin sanayileşmesinde, teknolojik dönüşümünde, kadın istihdamının artmasında ve genç nesillerin teknolojiyle buluşmasında rol oynayan bir marka olmak, attığımız her adımı daha bilinçli ve duyarlı kılıyor. Bugün geldiğimiz noktada, üretimden istihdama, teknolojiden sürdürülebilirliğe kadar pek çok alanda sayısız ilkin öncüsü olan bir markayız. Sadece ürün değil, güven, bağ ve toplumsal fayda üretiyoruz. Üç kuşağın hayatına dokunan, her evde iz bırakan bir marka olarak sorumluluğumuz artık sadece ürün geliştirmek değil, bu ülkenin gençlerine, kadınlarına ve geleceğine katkı sağlamak. 70’inci yılımızı kutlarken gelecek için vizyonumuz net: Daha fazla insan için daha fazla fayda sağlamak. Bugün 10,6 milyar euro’luk ciromuzla hedefimiz, dünyanın en büyük beyaz eşya şirketi olmak.

► Avrupa’dan Güney Asya’ya, Orta Doğu’dan Afrika’ya uzanan coğrafyada bulunduğunuz her pazara yalnızca ürünlerinizi değil, değerlerinizi ve kaliteli hizmet anlayışınızı da taşıyan bir markasınız. Yarattığınız farklılıklara ve Arçelik markasının ayrıcalığına dair bizlere neler söylersiniz?

Arçelik olarak girdiğimiz her pazara yalnızca bir ürün değil, kültürel bir anlayış, 70 yıllık bilgi birikimi ve vizyon ile kalite odağı taşıyoruz. Farklı coğrafyalardaki ihtiyaçlara lokal çözümler sunarak yerel halkla güçlü bağlar kuruyoruz. Örneğin, elektriğin stabil olmadığı coğrafyalarda solar buzdolapları geliştirdik ve erişilebilir fiyatlarda ürettik. Sel felaketleri yaşayan ülkelerde buzdolaplarını yeniden tasarladık. Bu yalnızca teknoloji üretmek değil, insanı anlamak ve onun yaşam kalitesini artırmak demek. Bugün 57 ülkede 122 iştirakimiz, 13 ülkede 45 üretim tesisimiz ve 22 markamız var. Her biri kendi bölgesine entegre olmuş, yerel ihtiyaçlara global bilgiyle yanıt veren bir yapı sunuyor. Bu farklılık da Arçelik’i sadece ürünleriyle değil, duruşuyla, çözüm odaklılığıyla, tüketiciye yakınlığıyla benzersiz kılıyor.

► Türkiye ekonomisine, sanayisine ve teknolojisine büyük katkıları olan bir şirket olarak öne çıkan kilometre taşlarınız neler?

Arçelik’in 70 yıllık yolculuğu Türkiye’de birçok ilkin hikayesiyle örtüşüyor. 1955’te İstanbul Sütlüce’de açılan ilk fabrikamızla başladık. Ardından Türkiye’nin ilk yerli çamaşır makinesi, buzdolabı, kurutma ve bulaşık makinelerini hayata geçirdik. Yerli tam otomatik fırınımız içinde pişen yemeklerin kokusuyla nesilleri etrafında topladı. Telve ile dünyanın ilk otomatik Türk kahvesi makinesini geliştirerek kültürel bir mirası teknolojiyle harmanladık. Türkiye’de sektörün ilk Ar-Ge merkezini 1991 yılında kurarak inovasyonun önünü açtık. Bugüne kadar 3 bin 500’den fazla uluslararası tescilli patent başvurusuyla kendisinden sonraki 20 şirketin patent başvuru sayısı toplamından daha fazla patent geliştiren bir şirket olarak Türkiye’nin teknolojik gelişimine öncülük ettik. 2008’den itibaren başladığımız global satın almalar ve ortaklıklarla uluslararası arenada güçlü bir oyuncuya dönüştük. Güney Afrika’da Defy, Pakistan’da Dawlance, Hindistan’da Voltas Beko, Bangladeş’te Singer, Asya Pasifik’te Hitachi ve son olarak Avrupa’da Whirlpool yatırımlarıyla Avrupa’nın en büyük beyaz eşya şirketi konumuna yükseldik. Bugün 70 yılda 565 milyonu aşkın ürünü üretmiş ve tüketiciye sunmuş bir şirket olarak dünyada sektörümüzün lider şirketlerinden biri olarak güçlü konumumuzu istikrarlı büyümemiz ile sürdürüyoruz.

► Ar-Ge ve teknoloji yatırımlarınızla bugün gelinen noktayı ve global ölçekte rekabet gücünüzü artıran hamleleri anlatır mısınız?

1991 yılında Türkiye’nin ilk Ar-Ge merkezini kuran Arçelik, bugün 11 ülkede 30’un üzerinde Ar-Ge ve tasarım ofisiyle global bir inovasyon ağına sahip. Bu merkezlerde yalnızca ürün değil, yaşamları dönüştüren teknolojiler geliştiriyoruz. 3 bin 500’e ulaşan uluslararası patent başvurumuzla Türkiye’den Avrupa Patent Ofisi’ne en çok başvuru yapan şirket konumundayız. Ürün geliştirme süreçlerimizde bugüne dek 1 milyondan fazla Ar-Ge testi gerçekleştirdik. Bu sadece nicelik değil, global rekabette bizi farklılaştıran nitelikli bir teknoloji vizyonunun göstergesi. Bu vizyonun en çarpıcı yansımaları üretim altyapımızda görülebilir. Dünya Ekonomik Forumu’nun “Global Lighthouse Network” ağına giren üç tesisimiz Romanya Ulmi Çamaşır Makinesi Fabrikası, Eskişehir Buzdolabı Fabrikası ve en son Beko Ankara Bulaşık Makinesi Fabrikası dünyanın dijitalleşme ve sürdürülebilirlikte örnek gösterilen üretim merkezleri arasında yer alıyor. Ulmi tesisimiz, yüzde 100 yeşil elektrikle çalışan altyapısı ve yapay zeka destekli süreçleriyle sürdürülebilir üretim alanında global referans noktası haline geldi. Eskişehir buzdolabı fabrikamız, Avrupa’nın en büyük üretim kapasitesine sahip tesislerinden biri olarak Sanayi 4.0 uygulamalarıyla, kendi kararlarını verebilen sistemler, yapay zeka algoritmaları ve 7,5 milyon veri akışıyla gerçek zamanlı üretim yönetimi sağlıyor. Ankara bulaşık makinesi fabrikamız ise her gün 5,2 terabayt veri toplayan, 171 robotla çalışan, yüzde 90 otomasyona sahip üretim hattıyla kendi geliştirdiği IoT altyapısı üzerinden tüm sistemleri entegre şekilde yöneten örnek bir “akıllı fabrika”. Her biri bulunduğu coğrafyanın ihtiyaçlarına uygun dijital altyapılarla donatılmış 45 üretim tesisimizle dünyanın dört bir yanında teknolojiyle hayatın kalbinde yer almaya ve küresel rekabet gücümüzü her geçen gün daha ileri taşımaya devam ediyoruz.

► Sürdürülebilirliği merkezine alan bir şirket olarak, bu konuda neler yapıyorsunuz? Çevresel ve toplumsal sürdürülebilirlik ekseninde bugüne kadar yer alan projelerinizi ve etkilerini öğrenebilir miyiz?

“Dünyaya Saygılı, Dünyada Saygın” vizyonumuz doğrultusunda sürdürülebilirliği yalnızca bir sorumluluk değil, iş modelimizin temelini oluşturan varlık nedenimiz olarak görüyoruz. Gezegene ve topluma duyduğumuz saygıyı tüm iş süreçlerimize entegre ediyoruz. Üretim ve Ar-Ge başta olmak üzere tüm süreçlerimizde karbon ayak izimizi azaltmaya ve enerji verimliliğini artırmaya odaklanıyoruz. 2030’a kadar tüm üretim tesislerimizde yüzde 100 yeşil enerjiye geçmeyi ve atık geri dönüşüm oranımızı yüzde 99’a ulaştırmayı hedefliyoruz. 2050 hedefimiz ise tüm küresel operasyonlarımızda net sıfır emisyonuna ulaşmak. Bu hedef doğrultusunda fabrikalarımızda geri dönüştürülmüş su kullanımı, enerji verimliliği sistemleri ve atık azaltma projeleri hayata geçirildi. Son 10 yılda 1,75 milyon elektronik atığı dönüştürdük. Bulaşık makinelerimizin su verimliliği sayesinde 6,5 Sapanca Gölü kadar su tasarrufu sağladık. Toplumsal sürdürülebilirlikte ise Beko markamızla yürüttüğümüz “Kadının İşi Gücü” projemizle 133 kadın bayiye ulaştık. “500 Kadın Teknisyen” projemizle servis ağımızda kadın oranını yüzde 1,5’ten yüzde 11’e çıkardık. Bu projelerle hem gezegenin kaynaklarını korumayı hem de toplumsal fayda yaratmayı amaçlıyoruz. Sürdürülebilirliği merkeze alan yaklaşımımız, daha yaşanabilir bir gelecek için kararlılıkla çalışmamızın temelini oluşturuyor.

Bu kararlılığımız, uluslararası arenada da takdir görüyor. Şirketimiz 2024 S&P Global Kurumsal Sürdürülebilirlik Değerlendirmesi’nde DHP Dayanıklı Ev Aletleri Sektörü’nde 89 puanla en yüksek skoru elde etti. Beko, TIME dergisinin Dünyanın En Sürdürülebilir 20 şirketi arasında yer aldı. Ayrıca Corporate Knights’in “Global 100” ve “Clean200” listelerinde üst sıralarda konumlanırken, Real Leaders’ın “2025 Top Impact Companies” sıralamasında da birinci oldu. Romanya Ulmi’deki çamaşır makinesi fabrikamızın ardından, Eskişehir buzdolabı fabrikamız ve Ankara bulaşık makinesi fabrikamız da Dünya Ekonomik Forumu tarafından “Global Lighthouse Network”e dahil edilerek sürdürülebilir ve dijital üretim alanındaki liderliğimizi tescilledi. Bu üç tesisimiz, yapay zeka destekli üretim sistemleri, enerji verimliliği çözümleri ve karbon emisyonu azaltımında gösterdiği somut başarılarla yalnızca sektörümüzde değil, tüm sanayi dünyasında örnek gösteriliyor.

► Yapay zeka, nesnelerin interneti gibi yeni nesil teknolojiler süreçlerinize nasıl entegre oldu? Bu bağlamda, ürün ve hizmetlerinizden bahsedebilir misiniz?

Yeni nesil teknolojiler, Arçelik’in tüm üretim ve ürün geliştirme süreçlerinin merkezinde yer alıyor. Teknolojiyi sadece bir yenilik aracı görmekle kalmayıp, iş süreçlerini daha verimli ve etkili hale getiren, müşteri deneyimini güçlendiren akıllı çözümler geliştirmek için kullanıyoruz. Yapay zeka destekli “Neo” adlı otonom çamaşır makinemiz, akıllı sensörlerle çamaşırın türünü, kirlilik seviyesini ve yük miktarını analiz ederek en uygun yıkama programını kendi belirliyor. IoT çözümleriyle kullanıcılar ürünlerini uzaktan yönetebiliyor, veri analitiği sayesinde bakım ve kullanım önerileri sunuluyor. Augmented Reality (AR) teknolojileriyle müşteriler ürünleri evlerinde nasıl görüneceğini online ortamda deneyimleyebiliyor. OSAS sistemi (Online Sipariş Atama Sistemi) ile dijital siparişler bayilere yönlendirilerek lojistik süreleri kısaltılıyor ve tüm ticaret ağımızı verimli bir ekosistemle destekliyor. Tüm bu dönüşüm, Arçelik’in “Teknolojimizle Hayatın Kalbinde” olma vizyonunun bir parçası. Evler artık daha akıllı, insanlar daha huzurlu.

► Türkiye’de 16 yıldır üst üste “lovemark” seçilen tek marka olarak, tüketicilerinizle kurduğunuz bağlarla ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz? Deneyim, Arçelik’te nasıl şekilleniyor?

Lovemark olma başarımızın temelinde sadece kaliteli ürünlerimiz değil, aynı zamanda tüketicilerimizle kurduğumuz güvene dayalı, samimi ve uzun soluklu ilişkiler yer alıyor. Bu bağ, klasik bir müşteri-satıcı ilişkisinin ötesinde yıllar içinde şekillenen güçlü bir sadakat ve karşılıklı bağlılık ilişkisini temsil ediyor. Her 10 tüketiciden 8’i Arçelik’i “güvenilir”, yüzde 91’i “kendime yakın”, yüzde 82’si ise “gerçekten sevdiğim bir marka” olarak tanımlıyor. Yüzde 89’u bizimle gurur duyuyor. 3 bine yakın mağazamız, 600’ü aşkın servisimiz ve 25 bine yakın saha ekibimizle her temas noktasında bu güveni yeniden üretiyoruz. Ürünlerimizle kurulan bu bağ, kimi zaman ilk maaşla alınan bir çamaşır makinesi, kimi zaman çocukluk anılarının parçası olan bir buzdolabı oluyor. Bu duygusal bağ bizi sadece bir üretici değil, bir yaşam ortağı yapıyor.

► Yerli üretim gücünüzü ve üretim altyapınızı geleceğe nasıl hazırlıyorsunuz?

Arçelik olarak yerli üretime stratejik bir perspektifle yaklaşıyoruz. Manisa, Eskişehir, Ankara, Bolu ve Çerkezköy gibi stratejik merkezlerdeki tesislerimizi dijital dönüşüm ve sürdürülebilirlik ekseninde modernize ettik. Türkiye’nin üretim teknolojileri alanındaki ilk Ar-Ge merkezi olan Atölye 4.0 ile dijital dönüşüm vizyonumuz doğrultusunda üniversiteler, enstitüler ve sanayi iş birlikleriyle çalışanlarımızın ileri teknolojileri deneyimleyip geliştirdiği, esnek ve sürdürülebilir üretim sistemlerine odaklanan yenilikçi bir ekosistem oluşturduk. Esnek üretim kabiliyetimizle farklı pazarlara hızlı cevap veriyoruz. Yatırımlarımız sadece yeni hatlar değil, aynı zamanda yeşil üretim teknolojileri ve çalışan eğitimine de odaklanıyor. Gelecek nesillerin beklentilerini karşılayacak akıllı, çevreci ve entegre üretim sistemleri geliştiriyoruz. Ancak tüm bu dönüşümün merkezinde teknoloji kadar insan var. İleri üretim teknolojilerine yatırım yaparken, bu sistemleri yönetecek ve geliştirecek insan kaynağımıza da aynı ölçüde yatırım yapıyoruz. Geleceğin üretimini, bugünün gençleriyle birlikte tasarlıyoruz. Eğitim programlarımız, teknik becerilerin yanı sıra sürdürülebilirlik bilincini de kapsıyor. Çünkü biz biliyoruz ki ne kadar güçlü sistemler kurarsak kuralım onları anlamlı kılacak olan bu topraklardan çıkan bilgi, yetenek ve tutku olacak.

GELECEK İÇİN ARÇELİK’İN YARINLARA TAŞIDIĞI 4 TEMEL HEDEFİ

Enerji Verimliliği: 2050’ye kadar tüm operasyonlarda net sıfır emisyon hedefi.

Gıdanın Korunması ve Erişilebilirliği: Gıda güvenliğini destekleyen, besinleri daha uzun süre taze tutan ve israfı azaltan teknolojiler geliştirerek sağlıklı bir gelecek için katkı.

Akıllı Yaşam Çözümleri: Yapay zeka ve nesnelerin interneti (IoT) entegrasyonuyla dijitalleşmeyi hızlandırmak, geleceğin rekabetçi ve bağlantılı yaşamı çözümlerini şekillendirmek.

Toplumsal Eşitlik ve Fayda: Kadın istihdamını artıran, gençleri teknolojiyle buluşturan ve kapsayıcılığı önceliklendiren sosyal sorumluluk projeleriyle daha eşit ve kapsayıcı bir gelecek inşa etmek.

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.