Pandemi süreci tüm dünyayı e-ticarete yönlendirirken dijital döneme geçişi de hızlandırdı. Bu süreç markanızın online satışlarına nasıl yansıdı? Dijitalleşmeyle ilgili hangi çalışmaları ön plana aldınız?
Belirttiğiniz gibi pandemi öncelikle tüketiciyi dijitalleştirdi. Özellikle sokağa çıkma yasağı döneminde her şeyi tek tuşla ya da tek bir ekran üzerinden yapabildiğini gören müşteri, bu pratikliği sevdi ve bütünüyle ya da kısmi bir şekilde dijital dönüşüm içerisine girdi. Biz de mümkün olduğunca gelişen ve değişen şartlara entegre olmaya çalıştık ve bugün dönüp baktığımızda bunu başardığımızı söyleyebiliriz. Pandeminin hemen başında mobil uygulamamızı hayata geçirdik ve tüm dijital marketing süreçlerine ayrı bir pencere açıp mobil marketing çalışmalarına başladık. Gerek site içi alışveriş dönüşümünü arttırmak, gerekse de sitemize yeni trafik çekmek adına birçok e-CRM (re-marketing ve re-targeting) uygulamasını dizayn ettik ve mobil alışveriş hacmini büyüttük. Dijitalleşmeyi sadece satışları artırmak için değil; müşteriye sektörde olmayan yenilikleri sunmak için de bir deneyim olarak ele aldık. Özellikle sokağa çıkma yasakları döneminde, görüntülü online destek hizmetimiz ile yeni bir deneyim elde ettik. Pilot mağazalarımızdaki çalışanlarımızın, online kanalda satışı zor olan takım elbise, ceket ve smokin gibi ürünler için sunduğu online canlı servis hizmeti sayesinde müşterilerimize hem güzel bir dijital deneyim yaşattık hem de bu ürün gruplarının satışlarını arttırdık. Online satışta tüketicinin çekindiği noktalardan biri de bedenlerinin ilgilendikleri ürüne uygun olup olmadığı konusudur. Biz yine bu dönemde buna dijital bir çözüm getirip tüketiciye ilgilendiği ürüne göre belli bilgilerini girip o üründe doğru bedeni satın almasına imkan sağlayan bir beden ölçü sistemi geliştirdik.