Selda Sakaroğlu Solak - Sofralari Sanat Ve Tasarimin Buluştuğu Bi̇r Yaşam Alanina Dönüştürüyoruz

“SOFRALARI SANAT VE TASARIMIN BULUŞTUĞU BİR YAŞAM ALANINA DÖNÜŞTÜRÜYORUZ”

Ülkemizin köklü markası Jumbo, geçmişinden aldığı güçle geleceğin beklentilerini zamansız tasarımlarıyla kucaklıyor. Bugünden yarına uzanan yolculuğunun temel taşlarını birlikte paylaşılan anlar ve yaratılan değerli bağlar üzerine kuran şirket, sunduğu müşteri deneyiminin merkezine bu yaklaşımı alıyor. Gerçekleştirdiği iş birlikleriyle sanatı sofralara taşıyan marka aynı zamanda kadınların istihdama katılımına dair önemli projeler üreterek toplumsal faydayı da önceliklendiriyor. Business Türkiye okuyucuları için sorularımızı yanıtlayan Jumbo Marka ve Ürün Pazarlama Direktörü Selda Sakaroğlu Solak, kadın üreticilere verdikleri desteklerin yanı sıra BASE iş birliğiyle gerçekleştirdikleri çalışma hakkında bilgiler veriyor.

Zamansız tasarımlarıyla ve kalitesiyle ülkemizin lider markalarından Jumbo gerek kadın istihdamına gerekse kadın üreticilere verdiği destekle öncü bir rol oynuyor. Bu bağlamda gerçekleştirdiğiniz #TersiMümkün ve #HerMasadaVarız projeleriyle ilgili detayları sizden dinleyebilir miyiz?

Jumbo olarak kadın emeğini desteklemek, bizim için yalnızca bir sosyal sorumluluk değil, aynı zamanda markamızın DNA’sında yer alan çok kıymetli bir duruş. Bu anlayışla hayata geçirdiğimiz iki önemli proje var: #TersiMümkün ve #HerMasadaVarız. Kadınların üretimde ve iş dünyasında daha fazla yer almasını her zaman destekleyen bir marka olduk. Bunu yalnızca söylemlerle değil, attığımız somut adımlarla da gösteriyoruz. Geçmişte hayata geçirdiğimiz #TersiMümkün projemiz ile kadınların istihdama katılımının ve toplumdaki rollerinin altını çizdik. 2024 verilerine göre Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 35,6. Avrupa ve OECD ülkelerinde ortalama olarak yüzde 52. Bizim ise bugün Jumbo’da çalışanlarımızın yüzde 68,5’i kadın. Mutfağa yön veren bir marka olarak, kadınların üretimdeki gücünü her zaman destekledik ve desteklemeye devam edeceğiz. Kadınların istihdama katılımının önemini vurguladık. Projelerimiz, yalnızca bir kampanya değil, güçlü toplumsal mesaj taşıyan bir harekete dönüştü. Çünkü biz biliyoruz ki kadın emeği varsa üretim var, gelişim var ve umut var. #HerMasadaVarız ise bu duruşun daha da genişletilmiş ve kapsayıcı bir versiyonu. Mutfaktan bilime, sanattan spora, iş dünyasından karar alma mekanizmalarına kadar hayatın her alanında kadınların var olduğunu ve daha çok görünür olmaları gerektiğini hatırlatmak istedik. “Sofrada” olmanın çok ötesinde, hayatın her köşesinde kadının gücünü ve katkısını vurgulayan bir çağrı bu aslında. Jumbo olarak, kadınların üretimdeki gücünü desteklemeyi sürdüreceğiz. Çünkü biz inanıyoruz ki kadın emeği hayatın ta kendisi. Bu projelerle sadece bir mesaj vermekle kalmıyor, aynı zamanda kadınların yanında olduğumuzu somut adımlarla gösteriyoruz.

Duyusal ve deneyimsel pazarlama modellerini kullanan bir marka olarak, bu modeller üzerinden yaklaşımlarınızı ve projelerinizi anlatır mısınız?

Duyusal ve deneyimsel pazarlama hem ürün hem pazarlamada merkezimizde. Çünkü biz bir sofranın yalnızca yemeklerle değil, paylaşılan anlarla, hislerle ve hikayelerle anlam kazandığına inanıyoruz. Bu nedenle, tüketicilerimize yalnızca bir ürün sunmakla kalmıyor, aynı zamanda duygusal bir bağ kurabilecekleri deneyimler tasarlıyoruz. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadın üreticilerle birlikte hazırladığımız özel sofrada, gastronomik mirasla duyguyu buluşturduk. Hevsel Bahçeleri’nden Şehadet Hanım’dan, Türkiye’nin ilk ateş başı kadın şefi Yaren Çarpar’a kadar ilham verici kadınlarla bir araya geldik. O sofrada yalnızca yemek değil, hayat hikayeleri ve ilham paylaşıldı. Bir diğer örnek ise Base iş birliğiyle gerçekleştirdiğimiz “JumboxBase: Zamanın İzinde” sergisi. Bu projede artık kullanılması mümkün olmayan zamansız Jumbo tasarımları, genç sanatçılar tarafından yeniden yorumlandı ve birer sanat eserine dönüştü. Hem sürdürülebilirliğe dikkat çektik hem de sanat aracılığıyla ürünlere ikinci bir hayat verdik. Ayrıca pazarlama iletişimimizde, her etkinliğimizde, her özel organizasyonumuzda dokunma, görme, koklama ve duymaya hitap eden deneyimler kurguluyoruz. Sofra kurulum atölyeleri, gastronomi etkinlikleri, kişiselleştirilmiş ürün deneyimleri gibi pek çok temas noktasında duyuları harekete geçirerek tüketiciyle duygusal bir bağ kurmayı hedefliyoruz. Kısacası biz Jumbo’da, deneyimi ve anlamı ürünle örtüştürüyoruz. Duyulara hitap eden bir deneyim her zaman iz bırakır.

Jumbo olarak gerçekleştirdiğiniz İstanbul Modern iş birliği hakkında detaylı bilgi verebilir misiniz?

Bu iş birliği kapsamında ne tür çalışmalar yapıldı ve hangi hedeflere ulaşmayı amaçladınız? Jumbo olarak İstanbul Modern ile gerçekleştirdiğimiz özel iş birliğiyle sanatı sofralara taşıyan benzersiz bir koleksiyona imza attık. Jumboxİstanbul Modern Koleksiyonu, markamızın sanat ve tasarıma verdiği önemi güçlü şekilde yansıtıyor. Nevin Aladağ, Fahrelnissa Zeid, Adnan Çoker, Seçkin Pirim, Erol Eskici, Taner Ceylan, Horasan ve Othmar Pferschy gibi usta sanatçıların eserlerinden ilham alınarak hazırlanan her parça yalnızca bir sofra ya da mutfak ürünü değil, aynı zamanda bir sanat objesi olarak tasarlandı. Kahve fincanından tepsiye kadar her detay, estetikle fonksiyonelliği buluşturarak sanatı günlük yaşamın doğal bir parçası haline getirme vizyonumuzu yansıtıyor. Bu koleksiyonla amacımız, sofraları, sanat ve tasarımın buluştuğu bir yaşam alanına dönüştürmek.

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.