“BUGÜNÜ KURTARAN DEĞİL, YARINI İNŞA EDEN KARARLAR GELECEĞİN LİDERLERİNİ YARATIR”
Sinan ÜNAL – TAB Gıda Co-CEO’su
Kurulduğu günden bu yana Türkiye’de hızlı servis sektörünün gelişmesi ve dünya çapında sevilen markaların ülkemizde tüketicilerle buluşması için çalışan TAB Gıda, gelecek yolculuğunu güçlü adımlarla sürdürüyor. Hızlı servis restoran zinciri kategorisinde özgün bir gıda ekosistemi kuran şirket, gıda işletmeciliğinde tüm ihtiyaçlara kendi bünyesinde çözüm üretiyor. Türkiye’deki mutfak tercihlerinin yüzde 85’ini kapsayan yedi markasıyla büyüme hikâyesi yazmaya devam ettiklerini belirten TAB Gıda Co-CEO’su Sinan Ünal, operasyonel ağlarını büyütmek ve istihdam yaratmak adına yıl sonuna kadar 180’den fazla yeni restoran açmayı ve sistem genelinde 5 bin kişiye doğrudan istihdam yaratmayı planladıklarının altını çiziyor. Zorlu ekonomik konjonktürde dahi yatırımlarına devam etmelerini, içinde bulundukları coğrafyaya duydukları güvenin ve şirketin sağlam finansal yapısının yansıması olarak yorumlayan Ünal, halka arz süreciyle çok daha güçlü ve esnek bir finansal pozisyona ulaştıklarını ifade ediyor. Business Türkiye okuyucuları için sorularımızı yanıtlarken büyüme oranlarını aktaran TAB Gıda Co-CEO’su Sinan Ünal, franchise yatırımcılarına sundukları fırsatları, sektördeki rekabeti ve gelecek hedeflerini de paylaşıyor.
► Ülkemizin hızlı servis restoran sektörünün lideri TAB Gıda, 2025 yılının ilk çeyreğini finansal ve operasyonel açıdan güçlü bir performansla tamamlayarak reel bazda yüzde 11 hasılat büyümesi kaydetti. FAVÖK’de reel olarak yüzde 14 artarak 1,5 milyar TL’ye ulaştı. FAVÖK marjı yüzde 16,8 olan şirket, kârlı büyüme stratejisini ve operasyonel disiplinini bir kez daha kanıtladı. Yılın ilk yarısına dair değerlendirmelerinizi alabilir miyiz? Rakamsal bazda gelinen nokta ile hedefler örtüşüyor mu?
2025, küresel ekonomik dalgalanmalar, tüketici alışkanlıklarındaki hızlı değişim ve artan rekabet koşulları nedeniyle zorlu bir tablo sunsa da biz TAB Gıda olarak bu dönemi yalnızca bir sınav yılı değil, aynı zamanda önemli bir dönüşüm ve fırsat yılı olarak değerlendiriyoruz. Yılın ilk yarısına baktığımızda, sağlam adımlarla, hedeflerimizle uyumlu şekilde ilerlediğimizi rahatlıkla söyleyebilirim. Yıl başında belirlediğimiz hedeflerle oldukça uyumlu bir performans sergiledik. Pazarın dinamiklerine hızla uyum sağlayabilen yapımız, stratejik karar alma refleksimiz ve sahadaki güçlü operasyonel yönetimimiz sayesinde öngördüğümüz büyüme yolculuğunda planladığımız aşamaları zamanında ve sağlıklı biçimde hayata geçirdik. Operasyonel verimliliği artırmaya yönelik attığımız yapısal adımlar, bizi kârlılığı daha da güçlenen bir zemine taşıdı. Bu başarıda ekiplerimizin sahadaki yüksek motivasyonu, franchise iş ortaklarımızla kurduğumuz güçlü sinerji ve müşteri odaklı bakış açımız önemli rol oynadı. Türkiye’deki mutfak tercihlerinin yüzde 85’ini kapsayan yedi markamızla güçlü bir büyüme hikayesi yazmaya devam ediyoruz. Her yıl restoran portföyümüzün yaklaşık yüzde 10’u kadar yeni restoran açıyoruz. Temmuz ayı itibarıyla bin 900 restoranı aştık. Yıl sonunda ise 2 bin restoranı geçmeyi planlıyoruz. Önümüzdeki dönemde odağımız, bu başarıyı sürdürülebilir kılacak stratejik yatırımlar ve kapsayıcı büyüme anlayışımızda olacak.
► Gelecekte restoran deneyimi nasıl bir duruma evrilecek? Özellikle ülkemizde deneyim alanında yaşanacak farklılıkları nasıl gözlemliyorsunuz? Bu farklılıklardan sektör nasıl etkilenecek?
Restoran deneyimi, çok belirgin bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Artık tüketiciler yalnızca hızlı ve lezzetli bir hizmet değil, kendilerine özel, sezgisel ve zahmetsiz bir deneyim arıyor. Bu dönüşüm yalnızca fiziksel restoranlarla sınırlı kalmıyor, ekranın arkasında başlayan, dijitalle beslenen çok boyutlu bir deneyimden söz ediyoruz. Deneyim artık sadece fiziksel bir mekanda değil, ekranın arkasında da yaşanıyor. Şu anda siparişlerimizin yaklaşık yüzde 50’sini dijital kanallardan alıyoruz. TAB Gıda olarak bu dönüşümün tam merkezindeyiz. Hatta zaman zaman kendimizi “köfte ekmek satan teknoloji şirketi” olarak tanımlıyoruz. Çünkü geliştirdiğimiz dijital çözümler, sunduğumuz lezzet kadar işimizin merkezinde yer alıyor. Oldukça kalabalık ve işinde uzman bir ekiple çalışıyoruz. Ekibimiz her kararında veriyi merkeze alarak hareket ediyor. Bu da bize hız ve çeviklik katıyor. Öyle ki şimdiden önümüzdeki yılı planlamaya başladık. Restoran operasyonlarımızdan mevsimsel menü çeşitliliğine, pazarlama iletişimimizden müşteri etkileşimlerine kadar birçok alanda veriye dayalı akıllı sistemler kullanıyoruz.
Geleceğin restoran deneyiminin en belirleyici kavramı “kişiselleştirme” olacak. Bu alanda attığımız adımlarla tüketicilerimizin dijital ayak izlerini analiz ederek, onların beklenti ve alışkanlıklarına göre menüler, kampanyalar ve deneyim tasarımları kurguluyoruz. İşimiz bir nevi menü mühendisliği diyebiliriz. Yapay zekâ destekli sistemlerle farklı kitlelere yönelik özel menüler; örneğin beyaz yakalılara, seyahat eden geniş ailelere ya da mobil sipariş tercih eden kullanıcılara özel teklifler oluşturuyoruz. Restoran içi deneyimi dönüştüren bir diğer önemli adım da kiosk sistemlerimiz oldu. Dokunmatik ekranlı kiosklarımız sayesinde misafirlerimiz sıra beklemeden, kendi tempolarında sipariş verip ödeme yapabiliyor. Bu hem kullanıcı deneyimini geliştiriyor hem de operasyonel verimliliği artırıyor. Sene sonu itibarıyla tüm Burger King, Popeyes ve Arby’s restoranlarımızı kapsayacak şekilde kiosk kurulumlarımızı tamamlayacağız. Kısacası restoranlar artık yalnızca yemek sunan yerler değil, veriye dayalı çalışan, teknolojiden beslenen ve müşterisini yakından tanıyan dijital deneyim merkezlerine dönüşüyor. Biz de TAB Gıda olarak bu dönüşümde sadece izleyen değil, yön veren bir oyuncu olmayı sürdürüyoruz.
► TAB Gıda olarak bu yıl içerisinde 180’den fazla yeni restoran açma ve sistem genelinde 5 bin kişiye doğrudan istihdam yaratma hedefinizde gelinen noktayı ve gelişmeleri sizden dinleyebilir miyiz?
2025 yılına girerken TAB Gıda olarak hem operasyonel ağımızı büyütmek hem de istihdam yaratmak adına iddialı hedefler belirledik. Yıl sonuna kadar 180’den fazla yeni restoran açmayı ve sistem genelinde 5 bin kişiye doğrudan istihdam yaratmayı hedefliyoruz. Edirne Keşan’dan Van Erciş’e tüm Türkiye’yi kapsayan bir restoran ağına sahibiz. Şu anda bin 900’den fazla restoran ile hizmet veriyoruz. Yıl sonuna kadar Anadolu ilçeleri başta olmak üzere, açılışlarımıza devam ederek 2 bin restoranı geçmeyi planlıyoruz. Bu hedefler yalnızca büyüme stratejimizin değil, aynı zamanda topluma ve ülke ekonomimize verdiğimiz önemin de somut bir göstergesi. Yılın ilk yarısında bu doğrultuda istikrarlı ilerleme kaydettik. Açtığımız yeni restoranlarla hizmet ağımızı genişletirken, farklı bölgelerde ekonomik hareketliliğe de katkı sunduk. Her restoran açılışı, yeni istihdam olanaklarıyla birlikte yerel kalkınmayı destekleyen önemli bir sosyal etki yaratıyor. Özellikle genç nüfusun yoğun olduğu bölgelerde, ilk iş deneyimini arayan adaylara fırsat sunmak bizim için ayrı bir anlam taşıyor. Franchise iş ortaklarımızla kurduğumuz güçlü iş birliği sayesinde sahadan gelen geri bildirimleri dikkatle analiz ediyor, lokasyon bazlı yatırımlarımızı bu içgörüler doğrultusunda şekillendiriyoruz. Her yeni restoran bizim için yalnızca fiziksel bir genişleme değil; verimlilik, sürdürülebilirlik ve stratejik konumlandırma açısından da değer taşıyor. Dijital satış kanallarının toplam gelirimiz içindeki payını artırmak da önceliklerimiz arasında yer alıyor.
► Finansal sonuçlarınız ve büyüme oranlarınız hakkında bilgi alabilir miyiz?
Dijitalleşme, operasyonel mükemmellik ve şeffaf iletişim, TAB Gıda’nın büyüme stratejisinin temel yapı taşlarını oluşturuyor. Bu öncelikler yalnızca iş yapış biçimimizi dönüştürmekle kalmıyor, aynı zamanda finansal performansımıza sağlam ve sürdürülelebilir bir zemin hazırlıyor. Müşteri memnuniyetini artırırken, operasyonel verimlilik ve mali disiplini birlikte yönetebilme kabiliyetimiz bu başarının temelinde yer alıyor. Finansal açıdan baktığımızda özellikle halka arz süreciyle birlikte çok daha güçlü ve esnek bir finansal pozisyona ulaştık. Halka arzdan elde ettiğimiz kaynakları, uzun vadeli büyümeyi destekleyecek stratejik yatırımlara yönlendirdik. Yüksek nakit üretme kapasitemiz sayesinde hem yurt içi hem yurt dışı operasyonlarımızı esnek biçimde yönetebiliyor, stratejik fırsatları doğru zamanda değerlendirme gücüne sahip oluyoruz. Bu zorlu ekonomik konjonktürde dahi yatırım iştahımızın yüksek olması hem içinde bulunduğumuz coğrafyaya duyduğumuz güvenin hem de şirketimizin sağlam finansal yapısının en net göstergesi. Sürdürülebilir büyüme odağımızla; dijital yatırımlarla verimliliği artırmaya, operasyonel mükemmelliği pekiştirmeye ve şeffaf iletişim yaklaşımımızla tüm paydaşlarımıza değer katmaya kararlılıkla devam ediyoruz.
► Franchise yatırımcılarına sunduğunuz fırsatlarla gıda işletmeciliğinde tüm ihtiyaçları kendi bünyenizde karşılayarak benzersiz bir ekosistem yarattınız. Bu ekosistemin detaylarını öğrenebilir miyiz?
TAB Gıda olarak bizi sektörde farklılaştıran en önemli unsurlardan biri yalnızca güçlü markalarımızla değil, aynı zamanda benzersiz ve entegre iş modelimizle öne çıkmamız. Franchise yatırımcılarımıza sunduğumuz bu yapı, gıda işletmeciliğine dair tüm ihtiyaçların tamamını tek çatı altında karşılıyor. Bu sayede sadece operasyonel kolaylık değil aynı zamanda yatırımcı güvenini artıran ve sürdürülebilir büyümeyi destekleyen önemli bir avantaj yaratıyor. Tüm tedarik süreçlerini, çatı şirketimiz TFI TAB Gıda Yatırımları sayesinde kendi grubumuz bünyesinde çözebilen bir yapıya sahibiz. Grup şirketlerimizden Fasdat, TAB Gıda restoranlarına satın alma, depolama ve lojistik hizmetleri sunuyor. Sebze ihtiyaçlarımızı, fabrikası Antalya’da bulunan ekosistem şirketimiz Fasdat Sebze Doğrama Tesisi’nden karşılıyoruz. Ata Holding bünyesinde faaliyet gösteren ve Avrupa’nın en büyük süt üretim tesisi olan AtaSancak tesisimizde, dondurmalarımız ve shake’lerimiz için süt üretiyoruz. Markalarımızda kullanılan tüm et ürünleri ise Amasya Suluova’daki, ileri teknolojiye sahip Ekur Et Entegre Tesisi’nde işleniyor. Burada büyükbaş hayvan besiciliği de kendi bünyemizde gerçekleştiriliyor. Patates ihtiyacımızı, Afyon’da kurulu, Türkiye’nin en büyük patates işleme fabrikalarından biri olan grup şirketimiz Atakey karşılıyor. Pizza hamurundan hamburger ekmeğine kadar tüm unlu mamul ihtiyaçlarımız, aylık 40 milyon hamburger ekmeği üretim kapasitesine sahip olan Ekmek Unlu Gıda tarafından karşılanıyor. Mutfak ekipmanlarının kurulumunu Mes Mutfak şirketimiz sağlıyor ve düzenli olarak bakımlarını yapıyor. Kısacası, yatırımcılarımıza sunduğumuz bu güçlü ekosistem, lojistikten üretime, tedarikten teknolojiye kadar her alanda sürdürülebilir büyümeyi destekleyen entegre bir yapıya dayanıyor. Bu da franchise modelimizi yatırımcılar açısından hem güvenli hem de avantajlı hale getiriyor.
► TAB Gıda’nın geleceğe yönelik yol haritasında hangi hedefler mevcut? Franchise sayısı, ciro, yeni marka yatırımları gibi alanlarda nasıl bir tablo çiziyorsunuz?
TAB Gıda olarak geleceğe yönelik yol haritamızı, sürdürülebilir büyüme, operasyonel mükemmellik, dijital dönüşüm ve çok markalı yapı stratejimizin güçlendirilmesi üzerine kurguluyoruz. Franchise ağımızı istikrarlı biçimde genişletmeye devam ederken, kârlılığı önceliklendiren dengeli bir ciro artışı hedefliyoruz. Operasyonel süreçlerdeki verimliliği artırarak FAVÖK marjımızı korumayı ve yıl sonuna kadar reel bazda çift haneli büyüme oranı yakalamayı amaçlıyoruz. Çok markalı yapımızı farklı müşteri segmentlerine ulaşmak ve ürün çeşitliliğimizi artırmak adına önemli bir kaldıraç olarak görüyoruz. Portföyümüzdeki güçlü global markaların yanı sıra, kendi yerli markalarımız Usta Dönerci ve Usta Pideci ile büyümeyi planlıyoruz. Bununla birlikte her zaman olduğu gibi hem yerli hem de uluslararası pazarlardaki fırsatları yakından takip ediyoruz. Kısacası, bizim için gelecek sadece sayılarla ölçülen bir büyüme değil, birlikte değer yaratan, uzun vadeli ve sürdürülebilir bir ekosistem inşa etmek demek.
► TAB Gıda’nın sahip olduğu marka portföyünde stratejik marka yönetimi nasıl işliyor? Her markanın farklı kitlesine hitap etme dengesi nasıl kuruluyor?
TAB Gıda’nın çok markalı yapısı, bizi yalnızca daha geniş bir müşteri kitlesine ulaşmamızı sağlamıyor, aynı zamanda her hedef kitleye özgü, ihtiyaca duyarlı stratejiler geliştirmemizi mümkün kılıyor. Her biri farklı bir ihtiyaca yanıt veren markalarımızla sektördeki çeşitliliği avantaja çeviriyor, tüketicilere aynı çatı altında alternatifli ve tutarlı deneyimler sunabiliyoruz. Her bir markanın tüketiciyle kurduğu ilişki, kendi kültürel kodları ve pazar dinamikleri doğrultusunda şekilleniyor. Biz de bu farkları gözeterek iletişimden ürün geliştirmeye, menü stratejisinden fiyatlandırmaya kadar her adımı markaya özel olarak tasarlıyoruz. Bu süreçte tüketici içgörüleri, saha geri bildirimleri ve veri analitiği en önemli yol göstericilerimiz arasında yer alıyor. Örneğin, genç ve dinamik bir hedef kitleye seslenen Arby’s için daha esprili ve dijital odaklı bir iletişim tonu benimsiyoruz. Diğer yandan Usta Dönerci gibi markalarımızda daha yerel, samimi ve geleneksel kodlara dayanan bir yaklaşımı tercih ediyoruz. Global markalarımızda ise uluslararası trendleri yakından takip ederek yerel pazara uygun inovatif menüler geliştiriyoruz. Burger King, global vizyonunu lokal tercihlere entegre ederken; Popeyes, kendine has lezzet karakteriyle özellikle damak çeşitliliğine önem veren tüketiciler arasında öne çıkıyor. Stratejik marka yönetimimizin en güçlü yanlarından biri, her markanın kendi gelişim yolculuğunu desteklerken, portföy genelinde rekabetten ziyade tamamlayıcılığı ön plana çıkarmamız. Yani markalarımız birbirinin alternatifi değil, farklı beklentilere karşılık veren özgün seçenekler olarak konumlanıyor. Sonuç olarak, TAB Gıda’nın marka portföyü tek bir çizgiye sıkışmadan, her markanın kendi kimliğini koruduğu ama aynı vizyon altında birleştiği dengeli ve dinamik bir yapı. Bu yapı hem stratejik büyüme planlarımızı besliyor hem de sektör liderliğimizi sağlam temellere oturtuyor.
SİNAN ÜNAL’IN LİDERLİK YOLCULUĞUNA YÖN VEREN 4 VAZGEÇİLMEZ İLKESİ
Liderlik anlayışım, unvanlarla değil güvenle kurulan, otoriteyle değil ilhamla beslenen bir yapıya dayanıyor. Zaman içinde şunu çok net gördüm: gerçek liderlik, zor kararlar alırken yalnız kalmamak; başarının yükünü tek başına değil, birlikte taşıyabilmek. Bugüne dek yolculuğumda dört temel ilkenin bana rehberlik ettiğini söyleyebilirim.
İlki, her koşulda açık ve şeffaf olmak. İnsanlar, söylenenden çok hissedilene inanır. Güven, anlatmaktan çok deneyimle inşa edilir. Her zaman güvendiğim insanlarla ekip olmayı tercih ettim. Çünkü doğru insanlarla ekip olmak her zaman başarı getirir. Ayrıca güvendiğim insanların başarısını görmek beni iş hayatımda en mutlu eden unsur diyebilirim.
İkincisi, sahada kalmak ve kulak vermek. Ofislerden strateji yazmak kolay. Ancak gerçek cevaplar çoğu zaman mutfakta, kasada ya da sahada gizli oluyor. Dinlemeyi öğrenmeden lider olunmuyor.
Üçüncüsü, karar almaktan korkmamak, belirsizlikten çekinmemek. Bazen bilinmeyene cesaretle adım atmak gerekiyor. Ama bu rastgele değil, veriye, sezgiye ve deneyime güvenerek yapılmalı.
Son olarak, her zaman büyük resme bakmak. Bugünü kurtaran değil, yarını inşa eden kararlar almaya çalışıyorum. Sürdürülebilirlik, kapsayıcılık ve uzun vadeli değer yaratma perspektifi bana göre liderliği yöneticilikten ayıran temel fark. Bugüne kadar birlikte çalıştığım liderlerden çok şey öğrendim. Gerçek başarı yalnızca tabloya yansıyan rakamlarla değil, birlikte kurulan bağlarla, paylaşılan heyecanla ve kültürle ölçülür. Bu kültür, liderin attığı adımlar kadar durup dinlediği anlarda da inşa edilir.
NEFES ALANLARI
Yoğun tempoyla çalışmak bizimki gibi dinamik sektörlerin doğal bir parçası. Hızlı karar alma, çoklu gündemleri yönetme, sahayla sürekli iletişimde olma derken günler, haftalar çok hızlı akıyor. Böyle bir tempoda zihinsel dengeyi koruyabilmek için kendime küçük ama etkili nefes alanları yaratmaya özen gösteriyorum. Bana en iyi gelenlerin başında ailemle ve sevdiklerimle zaman geçirmek ve spor yapmak geliyor. Spora zaman bulamadığımda kısa yürüyüşler yapıyorum. Günün yoğunluğunda birkaç dakikalık açık hava yürüyüşü bile hem zihnimi toparlamamı sağlıyor hem de düşüncelerimi sadeleştiriyor. Mümkün olduğunca doğayla temas etmeye çalışıyorum. Denize bakmak, sessiz bir yerde birkaç saat geçirmek, dış dünyayla bağlantıyı koparıp kendimle kalmak bana oldukça iyi geliyor. Kısacası, bu yoğunluk içinde iyi gelenleri illa çok büyük aktiviteler olarak düşünmüyorum. Bazen çocuklarımla baş başa geçirdiğim birkaç saat bana tüm yorgunluğumu unutturabiliyor.
Değerli okuyucumuz,
Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.