“YAPAY ZEKA ENTEGRASYONLARIMIZ İLE BENZERSİZ ÇALIŞMALARA İMZA ATIYORUZ”

Teknolojinin iyilik için güçlü bir temel unsur olduğuna inanan ve teknolojinin yarattığı faydalara herkesin erişebildiği sürdürülebilir bir geleceği teşvik etmek için çalışmalarını sürdüren dünyanın en güçlü şirketlerinden Microsoft, yapay zekanın uygulama sahasını da her geçen gün genişletiyor. “Teknoloji güvenle çalışır” diyen şirket, bu bağlamda çalışmalarında şeffaf bir model oluşturmaya da büyük önem veriyor. Business Türkiye okuyucuları için sorularımızı yanıtlayan Microsoft Türkiye Müşteri Deneyiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cavit Yantaç hem yapay zekanın uygulama alanlarına dair bilgileri hem de yeni teknolojilerin şirketlere yarattığı fırsatları anlatıyor.

“Yapay zeka”, “ChatGPT” ve “OpenAI” kavramları tüm ekosistemin odak noktası haline geldi. Öncelikle, bu kavramların Microsoft teknolojilerine nasıl entegre edildiğine dair bilgileri sizden alabilir miyiz?

Yapay zeka, Microsoft olarak bizim gündemimize yeni giren bir konu değil. Son dönemde herkesin gündemindeki ChatGPT’den konuya girmek gerekirse, öncelikle ChatGPT’nin yaratıcısı OpenAI ile Microsoft’un iş birliğinden bahsetmemiz doğru olacak. ChatGPT, 2022’nin Kasım ayında duyuruldu ancak Microsoft zaten 4 senedir OpenAI ile iş birliği içinde. 2015-2019 yılları arasında imaj ve dil yaratabilmek için öğrenme algoritmasını geliştirmeye odaklanan OpenAI, bu süreçte çok yüksek ölçekte makine gücüne ihtiyaç duyunca biz Microsoft olarak 2019 yılında Azure’u OpenAI şirketinin kullanımına açtık ve 1 milyar dolar tutarında yatırım yaptık. İş birliğimiz halen devam ediyor. Yapay zekayı kullanmadığımız bir alan neredeyse kalmadı desek yeri. OpenAI yatırımının ardından başlayan süreçte ekiplerimiz ChatGPT ile Microsoft ürünlerini birbirine entegre etmek için yoğun şekilde çalıştı. Bu süreçte benzersiz bir entegrasyon çalışmasına imza attık. Geçtiğimiz aylarda lansmanını yaptığımız Microsoft 365 Copilot, büyük dil modellerini sizin iş verilerinizle birleştirerek yaratıcılığınıza, üretkenliğinize ve yetkinliklerinize katkı sağlayan bir yapay zeka asistanı. Windows 11, Microsoft 365, Edge ve Bing üzerinde çalışarak basit ve kesintisiz deneyim sunan Copilot, ihtiyacınız doğrultusunda bazen bir uygulama bazen de tek sağ klikle ulaşabileceğiniz bir yapay zeka asistanı olarak görev yapıyor. Copilot, Microsoft 365’in içine iki farklı şekilde entegre ediliyor. İlki Word, PowerPoint, Outlook ve Excel içinde iş üretmenizi sağlayan uygulama içi deneyimler sunuyor. İkincisi ise dokümanlar, takvimler, sohbetler, toplantılar ve bağlantılar gibi işletmenizin tüm verisi ve uygulamaları üzerinde çalışarak yapılmasını istediğiniz işleri Copilot’un yönetiminde yürütüyor. Copilot, kapsayıcı yaklaşımıyla diğer yapay zeka asistanlarından ayrılıyor.

Microsoft olarak yapay zekanın uygulama sahasını genişletirken siber güvenlik konusundaki çalışmalarınızı anlatır mısınız? Özellikle veri güvenliği konusunda stratejileriniz neleri içeriyor?

Biz teknoloji, güvenle çalışır diyoruz. Microsoft olarak bizim sunduğumuz en büyük katma değer kullanıcıya güven sağlamak. Yapay zekanın hangi endüstrilerde ve hangi teknolojiler üzerinde kullanılabileceği üzerine çalışırken, kullanıcının verisini koruyan, kullanıcıya hesap verebilen, şeffaf bir model oluşturmaya gayret ediyoruz. Etik de bu güven olgusunun büyük bir parçası. Microsoft bünyesinde bugün yapay zeka etiği üzerine çalışan 350 kişi var. Yapay zekada güvenlik kadar önem taşıyan bir diğer başlık da sorumluluk bilinci. Bu noktada ülkemizi yurt dışında büyük bir başarıyla temsil eden yapay zeka araştırmacısı ve kıdemli yönetici Ece Kamar’dan ve Responsible AI (Sorumlu yapay zeka) alanındaki çalışmalarından da kısaca bahsetmek isterim. Microsoft Research bünyesinde İş Ortakları Araştırma Yöneticisi olarak görev yapan Kamar’ın çalışmaları sorumlu yapay zeka, insan odaklı yapay zeka, insan&yapay zeka iş birliği, duyumsama, sinyal işleme, üretkenlik, çalışmanın geleceği ve zihinsel iyilik üzerine yoğunlaşıyor. Aynı zamanda Microsoft yapay zeka, mühendislik ve etik komitesine de teknik danışmanlık veren Ece Kamar, Microsoft’un yapay zeka sistemlerinin güvenilebilirliği konusundaki çalışmalara liderlik ediyor. Hazırladığımız Impact Assessment (Etki Değerlendirmesi) şablonu ile müşterilerimizi yapay zeka ile ilişkilerini değerlendirmeye teşvik ediyoruz. Öte yandan yeni duyurduğumuz üç yeni “Yapay Zeka Müşteri İlkesi” ile müşterilerimizin yapay zeka teknolojilerini sorumlu şekilde uygulamaya almalarına destek oluyoruz.

Gerek yapay zeka tabanlı uygulamaların gerekse yeni teknolojilerin şirketlere kazanımları ve yarattığı fırsatlar hakkında görüşleriniz neler?

OpenAI ile birinci amacımız, hangi sektörde olursa olsun herkesin daha verimli çalışmasını sağlamak. Bir yandan yaratıcılığa alan açarken, diğer yandan angaryanın ortadan kalktığı, daha etkili çalışma modeli yaratılmasına katkı sağlıyoruz. Öte yandan angaryanın ortadan kalkmasının ya da minimize edilmesinin işletmelere direkt olarak maliyet avantajı sağladığı da şüphesiz. Bu noktada somut iki örnek verebiliriz: Müşterilerimizden Arçelik ve Enerjisa Üretim, global çapta Copilot’u deneyimleyen ilk 600 şirket arasında yer aldı. Enerjisa üretim yöneticileri Copilot’tan yüksek verim alarak ciddi üretkenlik sağladıklarını, iş yerinde herkesin birbiriyle deneyimlerini paylaşmaya başladığını ve 6 ayda olgunluk seviyesine ulaştıklarını belirtti. Arçelik ise Copilot ile zaman kazanmaya başladığına, yapay zekanın verimliliği artırarak katma değeri yüksek işlere odaklanmaya imkan verdiğine dikkat çekti.

Yine yeni nesil teknolojilerin müşteri deneyimi konusunda yarattığı farklılıkları ve deneyimde kusursuzluğu yaratmak adına teknolojiden doğru yararlanabilmenin temelinde yatan stratejileri anlatır mısınız?

Bir müşteri olarak kredi kartınızla ilgili yaşadığınız problemi veya evinizdeki televizyonda merakla beklediğiniz yayına ulaşmanızı engelleyen sıkıntıyı çözmeye çalıştığınızı düşünün. Aklınıza pek çok yöntem veya araç gelecek. Bir kurumun satın alma biriminde çalışan satın alma uzmanı olarak, tedarikçilerinizin son fiyat listesinde gözünüze çarpan anormal fiyat artışını anlamlandırmaya çalıştığınızı düşünün. Tedarikçiyi arasam, oradaki müşteri temsilcisi bana tam olarak istediğim yanıtı verebilir mi? Bize açtıkları sayfada aradığım fiyat değişiklikleri açıklamalarına ulaşabilir miyim? Yani, ister bireysel olarak isterse bir kurumu temsilen müşterilerin günlük hayatta kullanmaya çalıştığı pek çok araç, yöntem ve yol var. Ama yine de ve belki de bu yüzden müşteriler, günümüzde iş yaptıkları işletmelerden ve kurumlardan sürekli ve tutarlı etkileşim bekliyor. Burada süreklilik, 7/24 aynı verilere, istediğiniz yerden ve zamanda ulaşabilme imkanını, tutarlılık da gerçekleştirdiğiniz etkileşimlerin araçtan bağımsız olarak aynı içeriklere ve tatmin edici müşteri deneyimine ulaşabilmesini içeriyor. İşte yeni nesil teknolojiler tam da bu noktada devreye giriyor. Müşteriyle kurum arasındaki ilişkinin geçmişini bilen, müşteri isteklerini anlayabilen, hatta müşteri bir talepte bulunmadan bu talebin ne olabileceğini tahmin edebilen teknolojiler şu anda müşteri deneyiminin odak alanlarını oluşturuyor.

Müşteri deneyimi konusunda gerçekleştirdiğiniz çalışmala- rı ve projeleri anlatır mısınız? Önümüzdeki dönemde yeni projeleriniz arasında neler mevcut?

Her şeyden önce, tüm müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılayabilecek altyapılar geliştiriyoruz. Dünya çapında 60’tan fazla bölgede konumladığımız Microsoft Azure veri merkezlerimiz ve müşterilerimizin kendi ortamlarında bu deneyim setinden yararlanabilecekleri hibrit bulut altyapıları tüm çözümlerin merkezinde yer alıyor. Bu altyapılarda, müşterilerimizin ken- di verilerini tutabilecekleri ve yönetebilecekleri veri platformu çözümlerimiz konumlanıyor (Microsoft Data Fabric). Bu veri platformunun üzerinde de en son örneği OpenAI (dolayısıyla ChatGPT) olan yapay zeka çözümleri yer alıyor. Müşterilerimize CRM, müşteri içgörüleri, çağrı merkezi yazılımı gibi konularda yazılımları hizmet olarak alabilecekleri platformlar sunu- yoruz. Microsoft Dynamics ürün ailesi içindeki çözümlerimizin yanı sıra, iş ortaklarımızın kendi geliştirdikleri çözümleri de kullanabilmelerine imkan sağlıyoruz (Veripark gibi).

Veri, bulut bilişim ve yapay zeka gibi yeni nesil teknolojilerde ülkemizin geldiği noktaya ve potansiyeli doğru kullanmak için yapılması gerekenlere dair görüşleriniz neler?

Ülkemizde bu konularda başarılı çalışmalar yapan bazı kurumlar ve girişimler var. Ağırlıklı olarak finans teknolojileri veya e-ticaret gibi dikeylerde önemli gelişmeler olduğunu görüyoruz. Ancak Türkiye ekonomisinin boyutu ve Türkiye’nin coğrafi koşulları düşünüldüğünde, bu tür olumlu gelişmeler için oldukça geniş büyüme alanı olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’de bilişim ve iletişim teknolojileri toplamda 30 milyar USD’lik bir pazar. 1 trilyon USD’lik ekonomide bu oldukça küçük bir rakam. Şirketlerimizin IT bütçesi, yüzde 1’in altında. Halbuki global rakiplerimizde bu oran yüzde 4-5’in üzerinde. Dolayısıyla, eğer bu yeni teknolojilerde çıtayı yakalamak istiyorsak, IT bütçelerimizi en azından 4-5 katına çıkarmamız gerekiyor.

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.