“NEREDE BU TÜRK MARKALARI”
Türk firmalarının son yıllarda artan ihracat ve marka başarıları bulunuyor fakat hala küresel ölçekte markalarımız yok denecek kadar az. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin başlattığı dünyadaki devlet destekli ilk ve tek markalaşma programı olan Turquality, Türk markalarına 10 yılda 10 dünya markası çıkarma hedefi koydu. Türk markalarına küresel marka olma yolunda pusula işlevi gördü, görmeye de devam ediyor. İlk yıllardaki heyecanı kaybolsa da hala destek alan markalar için Turquality önemli fırsatlar sunuyor.
Ülkemizin iş insanları, marka ve markalaşma kavramlarıyla rekabet ettikleri ülkelere nazaran geç tanışsalar bile arayı hızlı şekilde kapatarak, yollarına markalarını büyüterek ilerlediler. Hatta küresel ölçekte önemli satın alma hamleleri yaparak adlarından söz ettiriyorlar. Ancak bu kadar iyi niyetli çaba bir yerde tıkanıyor. İster uzun vadeli düşünme eksikliği deyin isterseniz günü kurtarmak. Ama her sene en değerli 500 global marka açıklandığında içerisinde bir tane markamız yer almıyor. Sadece gururumuzu okşayacak birkaç marka önemli işler yapıyor. Umarım sürekliliği de olur. Unutmayın ülkeler sahip oldukları markalar kadar zengin ve yabancılar, markalarımız üzerinden ülkemiz hakkında bir düşünce oluşturuyor. Burada Türk dizi sektörünün hakkını vermek gerekir. Birçok ülkede en çok izlenen dizilerde üst sıralarda olmamız bu alanda daha iyi yerlere geleceğimizin işareti. Bu nedenle siyasilerden iş insanlarına ülkedeki herkesin gündem maddelerinin başında bu ülkeden dünya markaları çıkarmak olmalı. Yoksa her seçim öncesi siyasilerin “marka şehir” gibi kendilerinin de ne olduğunu bilmedikleri vaatleriyle markalaşmanın içinin boşaltmalarına izin vermemek gerekiyor.
En değerli markaların arasında yer almak istiyorsak, onların neyi doğru yaptıklarını, bu değere nasıl ulaştıklarını incelemek gerekiyor. Küresel ya da yerel bir markanın değeri, hedef pazarlarındaki tüketicilerle kurduğu güçlü ilişkilerden kaynaklanıyor. Başarılı olan markaların her birinin mutlaka bir vaadi var. Marka vaadi olarak adlandırdığımız olgu, tüketicilerin ister fiziksel isterse duygusal ihtiyaçlarını gidermek adına markaların tüketicilere verdikleri söz. Örneğin, Rolex marka saat takan bir kişinin amacı sadece saatin kaç olduğunu öğrenmekten öte bir anlam ifade eder. Ya da iPhone kullanan bir kişinin amacı sadece sevdikleriyle iletişim kurup fotoğraf çekmek olamaz. Ya da neden Mercedes, BMW, Volvo? Aslında kilit nokta burada. Bu markalar sadece tüketicilerine kaliteli ürünler vadetmiyor, aynı zamanda bir statü vaadinde bulunur. Bazı markalar bizlere statü vadeder, bazıları mutluluk, bazıları da eşsizlik… Markalaşma yolculuğunda şunu unutmamak gerekir: “Önemli olan markanızın tüketicilere ne hissettirdiği.” Günümüz tüketicisi rasyonel olmaktan çok duyguları ile hareket ediyor. Ülkemizde iş insanları ağırlıkla soyut düşünmekten ziyade, somut kavramlar üzerinden ilerledikleri için işin sonu tıkanıyor. Bu nedenle “Ürüne değil, markaya odaklan!”
Değerli okuyucumuz,
Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.




						

