Günümüz iş dünyası, yüzyıllardır karşımıza çıkan meydan okuyuşların misliyle fazlasına tanıştırdı bizi. İşverenler makine parkları, dijital altyapıları ve benzeri donanımlar itibarıyla bu baş döndürücü değişime uyum sağlasalar da markayı insanın yaptığını es geçerek insan kaynağına yaklaşımları tarafında o kadar çevik olamadılar. Sürdürülebilir marka olmak, sürdürülebilir başarı elde etmek için zamanın ruhuna uygun stratejiler geliştirmek gerektiği çerçevesinde 2022 yol haritanızı oluştururken sizlere anahtar olabilecek birkaç hatırlatma yapmak istiyorum. “Dünyayı değiştiren deliler ve dâhilerdir.” der Halil Cibran. Sürdürülebilir bir dünya için delice çalışmaya, dâhice hayal kurmaya devam…

Slash Generation:

Her on yılda bir değişen tanımıyla kariyere yeni bir perspektif kazandıran slash generation, daha kolay anlaşılmasını sağlayacak tanımıyla jonglör kuşağı ile tanışmanın vakti geldi. 2022’de çok daha görünür olacağına inandığım jonglör nesli yani havada birkaç topu aynı anda çevirebilecek nesil, yalnızca bir kariyer yolunu benimsemeyen, bir psikologken aynı zamanda bir antrenör de olabilen, bir mimarken aynı zamanda bir gazeteci de olabilen, yeni çağın multi kariyer sahibi jenerasyonu için kullanılan bir terim. Dikey kariyer yolları, hızla dağıtılan unvanlar ile övünmek yerine sahici görevler ve büyük sorumluluklar edinmenin yolunu açmalıyız.

Yeteneğe Artan Talep:

2021’de Manpower’ın Yetenek Kıtlığı raporuna göre küresel çapta %69’u, Türkiye’de %83’ü bulan yetenek kıtlığının 2022 yılında çok daha ciddi boyutlara ulaşacağını düşünüyorum. Bu bağlamda yeteneğin yeniden tanımlanması çok kritik. Organizasyonlar yeni neslin liderlere ve organizasyonlarına verdiği mesajları çok daha iyi okumalı ve insan yönetiminde konvansiyonel stratejilerle maceraya atılmak yerine; ayakları yere basan, kültürü önceliklendiren, özgün ve sahici uygulamalar ortaya koymalı.

Çeşitlilik, Hakkaniyet ve Kapsayıcılık:

Bugünün iş dünyasında organizasyonların farklılıkları sadece fark etmemesi aynı zamanda bir müttefiklik ruhu ile paydaşlarını buluşturması, karar alma süreçlerinin her adımında tüm bileşenlerin ifade alanına sahip olduğuna emin olması gereken bir serüvenin içindeyiz. Bizi özgün kılan demografik deneyimi daha iyi anlamalı, hakkaniyetli bir organizasyon kültürü için merakımızı ve empatik ilgimizi korumalıyız.

Tersine Mentorluk:

Hedeflenen gelecek için vazgeçilmez olan yenilikçi bakış açısını geliştirmemizde, tersine mentorluğun çok uygun bir araç olduğunu düşünüyorum. Benzemezleri bir araya getirerek birbirlerine temas etmelerine olanak tanımak, sadece yenilikçilik kasımızı güçlendirmeyecek; yaş, kuşak, toplumsal cinsiyet ve sınıf ayrımcılığına karşı yeni söylem ve mücadele alanları kurmamızı kolaylaştıracak.

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.