DEPREMIN YARATTIĞI EKONOMIK MALIYET

6 Şubat 2023’te arka arkaya meydana gelen Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 şiddetindeki iki depremin binlerce canın kaybına yol açtığını biliyoruz. Kaybedilen canların geri getirilmesi mümkün değil. Yıkımın ve can kaybının bu kadar yüksek olmasının en önemli nedeni, nüfusun yüzde 70’inin birinci derecede deprem bölgesinde yaşaması ve depreme dayanıklı yapılar inşa etmek konusunda yetersiz kalınması. Depremler gibi doğal felaketler, yakında yaşadığımız CO- VID-19 gibi salgın hastalıklardan önemli bir farklılık gösteriyor. Deprem sadece konutları değil, iş yerlerini ve fiziki altyapıyı da yıkıntıya uğratabiliyor. Yaşadığımız son süreçte, depremin ekonomik maliyetlerinin yanında sosyal maliyetlerinin de büyük olacağı su götürmez bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Deprem bölgesinde yaşayan insanların özellikle psikolojik manada büyük travmalar yaşadığı bir gerçek. Ekonomik maliyetleri ise daha da büyük. Depremlerin genel maliyetlerini iki bölümde inceleyebiliriz. Birinci bölümü, hasar gören binaların ve şehirlerin yeniden inşasının getireceği maliyet. İkinci kalem ise depremlerde kaybolan üretimin, ihracat kapasitelerinin, istihdam ve vergi kayıplarının getireceği maliyet. Tek bir insanımızın bile yaşatılabilmesi, tüm ekonomik analizlerden daha değerli. Ama iş bölümü gereği jeolojik boyutunun yanı sıra, birilerinin de depremin politik, psikolojik, toplumsal ve ekonomik yansımalarını değerlendirmesi gerekiyor. Deprem, kurumsal yapının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha bize gösterdi. Geçen yılın ikinci yarısında, yıllık büyüme oranımız önemli oranda düştü. Dönemsel olarak bakıldığında ise üçüncü çeyrekte sınırlı bir GSYH azalması gözlemlendi. Dördüncü çeyrek GSYH değerini ise nisan ayı itibarıyla öğreneceğiz. Muhtemelen sıfıra yakın bir dönemsel değişim olacak. Kısacası, yılın ikinci yarısın- da GSYH’de yatay bir seyir izlendi. Öte yandan, deprem öncesinde, yaklaşan seçimler nedeniyle iç talebi artırıcı çeşitli adımlar atılmaya başlandı. Ekonomideki durgunluğun sona erdiğine dair ilk belirtiler, çeşitli makroekonomik göstergelere yansımaya başladı. Örneğin, OECD’nin haftalık ekonomik faaliyet endeksinin ocak ayının tüm haftaları ile şubat ayının ilk haftasına ait değerlerini biliyoruz. Bu değerler, yıllık büyüme oranında dördüncü çeyreğe kıyasla bir toparlanma olduğunu gösteriyor. Benzer bir gelişme, reel kesim güven endeksi için de geçerli. Nisan ayında açıklanan şubat endeks değeri, her ne kadar ocak ayına kıyasla daha düşük olsa da ilk iki ayın değerleri, geçen yılın ikinci yarısındaki değerlerden belirgin şekilde yüksek. Keza kapasite kullanım oranındaki düşüşün de azalmaya başladığı anlaşılıyor. Aynı gözlem, elektrik tüketimi için de geçerli. Deprem sonrası çok şey değişecek. Deprem bölgesinin GSYH’ye doğrudan katkısının yüzde 10 civarında olduğu söyleniyor. Bu katma değer yaratma kapasitesinin ne kadarının etkilendiğini bilmiyoruz. Bir de bu bölgedeki şirketlere girdi veren ve onlardan girdi alanlar var. Onların da olumsuz etkilenmeleri bekleniyor. Dolayısıyla, en azından yılın ilk yarısında depremin üretim üzerindeki negatif etkisinin büyümeyi de olumsuz etkilemesi bekleniyor. Ancak, depremin yarattığı büyük hasarı kaldırmak ve şehirleri yeniden inşa etmek için büyük bir kamu harcaması yapılmak zorunda. Bu da 2023 yılının bütününde, büyümenin ilave yatırımların etkisiyle 2,4 ila 2,6 yüzde puan arasında yükselebileceği söyleniyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın devam eden tespitlerine göre, şimdiye kadar 384 bin 545 konutun acil yıkılması gerektiği, ağır hasarlı ve yıkık olduğu, 133 bin575 bağımsız birimin orta hasarlı olduğu ve onarılması gerektiği tespit edildi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 11 Şubat 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan mimarlık ve mühendislik hizmet bedellerinin hesabında kullanılacak 2023 yılı yapı yaklaşık birim maliyetleri hakkında tebliğine göre, konut birim maliyet bedelleri (TL/metrekare) konutun bulunduğu binanın kat yüksekliğine göre 4 bin 600 TL ila 10 bin 650 TL arasında değişiyor. 600bin yeni konut yapılacağını ve bunların metrekare mali- yetinin 8 bin 500 TL/metrekare olacağını, 200 bin konu- tun onarımdan geçeceğini, bunlara yapılacak harcamanın metrekare maliyetinin yeni konut yapımı için harcanacak miktarın üçte birine (3 bin TL/metrekare) denk düşeceği tahmin ediliyor.

Enkaz kaldırma işlemlerinin yaklaşık 800 bin bağımsız konut birimine denk gelecek bir maliyete eş değer olacağını ve bu faaliyetin metrekare maliyetinin, konut yapım maliyetinin yüzde 20’sine (bin 800TL/metrekare) denk geleceği tahmin ediliyor. Yapılacak konutlar ve onarılacak konutlar için gerekecek altyapı yapım ve onarım faaliyetinin de enkaz kaldırmada olduğu gibi 800 bin bağımsız konut birimi- ne denk bir maliyete ulaşacağı ve metrekare maliyetinin konut yapım maliyetinin yüzde 25’ine (2 bin TL/metrekare) denk geleceği tahmin ediliyor. Yukarıdaki varsayımlara dayanarak hesaplama yaparsak, depremlerin direkt maliyeti olarak karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor: Depremlerde her aileye 10 bin TL, ölen kişilerin ailelerine 100 bin TL nakit ödeme yapılacağı ve ailelere aylık 5 bin TL (2023 için 11 ay x 5bin = 55 bin TL) kira yardımı yapılacağı belirtiliyor. Depremin yarattığı direkt kayıpları karşılamak için katlanılacak maliyetler ile özel kişi ve kurumlardan toplanan bağışları ve DASK’ta bulunan parayı karşılaştırırsak karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor: Buna göre, Türkiye’nin deprem kayıplarını karşılaması, onarması ve yeniden yerine koyması için bulması gereken finansman 45,7 milyar dolar. Yaklaşık 2 trilyon TL seviyesinde olduğu açıklanan depremlerin, ekonomik maliyeti GSYH’nin yüzde 9’una karşılık geliyor. Bu durumun 2023’te ekonomik büyümeyi 1 ila 1,4 puan arasında aşağıya çekmesi bekleniyor. Büyümedeki kayıplar 2024’te telafi edilebilir. 2022 verilerine göre, on ilimizin toplam 905 milyar dolarlık GSYH’deki payı yüzde 9,3 (84 milyar dolar), en fazla zarar gören üç ilimizin (Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman) toplam GSYH’deki payı yüzde 2,6 (24 milyar dolar). Türkiye’nin depremler sonucunda bu üç ilimizden GSYH kaybının yüzde 50-60 arasında olacağı (12-14 milyar dolar), diğer illerimizdeki kaybın yüzde 15-20 düzeyinde kalacağı (10 -11 milyar dolar) tahmin ediliyor. Buna göre 2023 yılının GSYH kaybı (2022 GSYH verileri esas alınarak) toplam 22-25milyar dolar arasında olacağı görünüyor. 2022 verilerine göre, on ilimizin toplam ihracattaki payı yüzde 8,5 (21,6 milyar dolar), en fazla etkilenen üç ilimizin (Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman)ihracattaki payı yüzde 2,2 (5,6 milyar dolar). Bu üç ilimizin ihracat kaybının yüzde 50-60 düzeyinde olabileceği (2,5-3,5 milyar dolar),diğer illerimizin ihracat kaybının yüzde 10’lar düzeyinde kalacağı(1,5 milyar dolar) ve buna göre toplam ihracat kaybımızın yaklaşık olarak 7 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor.

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.