İngilizce “Stagnation” yani durgunluk/daralma ve “Inflation”(enflasyon) kelimelerinden türetilmiş bir ekonomik terim olan “Stagflasyon”, kriz kahini olarak bilinen ekonomist Nouriel Roubini tarafından yapılan küresel uyarı sonucu gündeme gelmiş durumda. İlk olarak 1970 yılında yaşanan kriz ortamını tanımlamak için kullanılan terim, ekonomik hayatta hem durgunluk hem de enflasyon yaşandığı dönemlerde bu iki olgunun birbirini tetikleyerek büyütmesi anlamında kullanılıyor. Stagflasyon durumunda; işsizlik artarken, enflasyon rakamlarının yükselmesi, ihracat düşerken ithalatın artması gibi ülke ekonomisini ciddi anlamda sarsan bozulmalar meydana geliyor.

Normal şartlar altında, enflasyon ve işsizlik oranı arasında
ters orantı mevcut; biri düşerken diğeri yükseliyor. Stagflasyon ortamında ise her ikisi de yükseldiği için; Klasik
İktisat Teorisi’nde ve Keynesyen Teori’de bu ortam, paradoksal bir durum olarak kabul ediliyor. Ekonomik krizlerin en zor yönetilebilecek alanlarından biri olan bu durumda; bir yandan ekonomiyi canlandırma zorunluluğu
bir yandan da enflasyonla mücadele gerekliliği doğuyor.

NEDENLERİ VE ÇÖZÜMLERİ

En basit ifadeyle durgunluk içinde enflasyon olarak da bilinen stagflasyon, aynı zamanda fiyat artışının olduğu yerde alım gücünün artmadığı durumları da içeriyor. Finansal krizler ve döviz kurlarındaki istikrarsızlıklar, yanlış para ve maliye politikaları gibi durumların ortaya çıkardığı stagflasyonun belli başlı sebepleri şu şekilde sıralanmaktadır;

• İşsizlik ve enflasyon
• Rekabet esasına dayanmayan emek piyasaları
• Tüketimin ve ücretlerin artması
• Eksik rekabet piyasası
• Enerji kaynaklarının fiyatlarının yükselmesi
• Para arzının üretimden daha fazla artması
• Dış ekonomik koşullar
• Gelir bölüşümü mücadelesi

Stagflasyonun nedenlerini ve çözümlerini değerlendirmek, analiz etmek ve problemi açıklığa kavuşturmak açısından oldukça önemli. Bir çözüme yaklaşmak diğer çözümden uzaklaşmak anlamına gelebileceği için, söz konusu analizleri doğru okuyarak hareket etmek ve önceliği bir hedefe kanalize etmek, ekonomistler tarafından önerilen bir yol. Stagflasyonun önlenmesinde uygulanacak politikalardan biri de; ücret ve fiyatların sürecine doğrudan müdahale. Elbette bu durumun farklı etkileri de bulunmakta. Ücretlerdeki dondurma, fiyatlardakinden daha etkili olursa belli bir grup daha fazla kayıp yaşayabilir. Farklılaşmış önlemler paketi de, bir diğer önleme yolu olarak ele alınmakta. Her sektör ya da bölgeye uygun, farklılaştırılmış önlemlerin uygulanması, olumlu sonuçların alınmasını sağlıyor. Önemli olan analizlerden biri de, stagflasyonist ortamda talep açığı ya da fazlasına yönelik teşhislerin doğru yapılması.

DÜNYA GÜNDEMİNDE STAGFLASYON

Pandemi döneminde başlayan tedarik zincirindeki aksaklıklar, ülke ekonomilerinin sağlıklı verilere ulaşmakta zorlanması, fiyat artışları gibi nedenler devreye girmeye başladıkça konuşulan stagflasyon riski henüz bir uyarı niteliğinde. Dünyaca ünlü ekonomist Nouriel Roubini, Project Syndicate’de yayımlanan yazısında; ”Orta vadeli arz şokları da sorunu daha karmaşık hale getirerek, potansiyel büyümeyi azaltacak ve üretim maliyetlerini artıracak. Söz konusu talep ve arz dinamikleri, 1970’ler tarzı stagflasyona ve sonunda ciddi bir borç krizine yol açabilir. Orta vadeli risklere odaklandığımızda ‘hafif’ denilebilecek stagflasyonun hâlihazırda sürdüğü söylenebilir.” diyerek adeta dünyayı uyarıyor. Öte yandan BBVA Araştırma Ekonomik Analiz Birimi Başkanı Rafael Domenech ise; ”Hem enflasyon hem de büyümeye bakıldığında gelişmiş ekonomilerdeki politika yapıcılar, stagflasyon riskini önlemek ve hatalardan kaçınmak için gerekli araçlar ve zamana sahip.” diyerek umut içeren bir yaklaşımda bulunuyor.

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.