Günümüzde yaşanan hızlı değişimlerle beraber; kentleşme, nüfus artışı, gıda güvenilirliği, gıdaya erişim, sağlıklı üretim, su tüketiminin artması gibi tüm faktörler dünyayı her konuda yeni çözümlere yönlendiriyor. Listenin ilk sıralarında yer alan ve en önemli gündem maddelerinden biri olarak görülen “tarım”da da sorunlara çözüm olarak alternatif tarım yöntemleri devreye alınıyor. Bu yöntemlerden biri olan “Dikey Tarım” ise giderek ön plana çıkmakta. İlk olarak 1999 yılında Kolombiya Üniversitesi Halk ve Çevre Sağlığı Profesörü Dickson Despommier tarafından temelleri atılan kavram, üretimin dikey yığılı katmanlar üzerinde yapılması olarak tanımlanıyor. Daha az arazi ihtiyacı ile daha çok ürün almayı hedefleyen dikey tarımda; binalar, konteynerler, tüneller, eski mezbahalar gibi yerler yeni tarım alanları olarak öne çıkıyor. Yüksek teknoloji ile daha verimli hale gelen dikey tarımın, hem giderek maliyetleri yükselen çiftçiliğin daha ucuz hale gelmesinde hem de büyük ölçekli alanların kullanımının giderek azalmasıyla iklim krizine karşı önlem almada ciddi bir rol üstleneceği görülüyor. İnsan müdahalesinin en aza indirgendiği sistemde; su, ışık, nem, sıcaklık gibi tarımı direkt etkileyen faktörler sürekli kontrol altında tutularak, ürünlerin ideal düzeyde yetiştirilmesiyle üretimde maksimum verim hedefleniyor. %95 daha az su tüketilen söz konusu yöntemle, su kıtlığının önüne geçilmesi de hedeflenenler arasında.

DİKEY TARIM SİSTEMLERİ

Sürdürülebilir bir üretim için geleneksel tarım yöntemlerinin ihtiyaçları karşılamada yetersiz kalacağı gün geçtikçe daha da gözle görülür hale geliyor. 2050’de kişi başına ekilebilir arazi oranının %66 oranında düşeceği öngörülürken, minimum alandan faydalanılan dikey tarım sayesinde olası bir kıtlığın da önüne geçileceği düşünülüyor. Nitekim; Birleşmiş Milletler raporlarına göre, 2050 senesine kadar dünya nüfusunun 9 milyar insana ulaşması öngörülürken, bu durum hâlihazırda yükselen açlık oranlarının giderek daha da artacağının bir göstergesi olarak kabul ediliyor. Bunun yanı sıra Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile Dünya Gıda Programı (WFP) ise, acil ve genişletilmiş bir yardım yapılmaması halinde gelecek dönemde 20’den fazla ülkede akut açlığın artacağı uyarısında bulunuyor. Tüm bu veriler ışığında dikey tarımın yıldızı her geçen gün daha da parlarken, aşağıda yer alan dikey tarım sistemleri de giderek daha fazla dikkat çekiyor.

• Aeroponik: 1990’larda uzayda bitki yetiştirmek amacıyla NASA tarafından bulunan sistem, bitkilerin “asılarak” yetiştirilmesi tekniğine dayanıyor. Su ve gübre kullanımında tasarruf sağlayan yöntemin, en sürdürülebilir teknik olacağı öngörülüyor.

• Aquaponik: Su ürünleri yetiştiriciliği ve topraksız bitki yetiştirmenin birleşmesini içeren söz konusu teknikte, suyun borular aracılığıyla bitkilerin yerleştirildiği tanklara verilmesi ve bu borulara delikler açılarak bitkilerin yerleştirilmesi esasına dayanıyor.

• Hidroponik: Topraksız bitki yetiştirmeye dayanan teknikte bitkiler ihtiyaçları olan mineralleri içeren bir besin solüsyonundan faydalanırlar. Bu teknikle yüksek seviyede besin ve nem alan bitkilerin daha hızlı ve daha sağlıklı yetiştiği gözlemlenmiştir.

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.