Redgate; bir çok uluslararası ve yerel statüdeki kurumsal şirketlere ve yeni oluşum içerisinde olan markalara ihtiyaçları doğrultusunda profesyonel mimarlık hizmeti veren genç bir şirket. Ülkemize yatırımlar yapan yabancı şirketlere de hizmet veren şirketin, genç yapısına rağmen birçok başarılı işe attığı imzalarla öne çıkıyor. Girişimcilik ekosisteminde giderek büyüyen yapısıyla dikkat çeken Redgate’in Kurucusu ve Türkiye GİD Üyesi Fahrettin Duru sorularımızı yanıtladı ve girişimci olmak isteyenlere tavsiyelerde bulundu.

Fahrettin Duru

Redgate Kurucusu ve Türkiye GİD Üyesi

Yaşanan zorluklara rağmen girişimcilik ekosisteminde dikkat çekici bir büyüme mevcut. Salgın süreciyle dijitalleşen girişimler, devlet tarafından da destek görüyor. Büyüme ivmesi hızla yükselen bu sektörde kalıcı olmak isteyen girişimcilerin taşıması gereken özellikler size göre nelerdir?

Girişimci, herkesle aynı fikirleri düşünen ancak düşündüklerini harekete geçiren kişidir. Benim girişimci izahım, özellikle çok ve özverili çalışmak diye de tanımlanabilir. Yeni insanlarla ve yeni şirketlerle iletişim kurmaya açık olmak, farklı fikirleri göz önüne almak da girişimci ruhun bir parçası. İlham yaratan, yenilikçi, hevesli ve özgün düşünceleri olan cesur insanlar bu ekosistemde kendilerine kalıcı bir yer edinebilirler.

Rekabetin oldukça sertleştiği günümüz dünyasında bir girişimin başarısını hangi verilere göre değerlendirmek gerekir?

İnsanların daha çok para kazanmayı düşündüğü bir ticaret biçimi başarı olarak nitelendirilemez. Başarı demek iyi bir ekibi yönetmek demek, başarı demek insanlığa faydalı model üretmek, başarı demek topluma fayda sağlayacak projeler üretmek ve işler çıkarmak demektir. Sürdürülebilir bir başarı için, ileriye yönelik topluma değer katan hamlelerde bulunmak önemlidir. Rol model olabilecek projelere imza atmak, ekosistemdeki yerinizi korumanızı sağlar. Basitçe özetlemek gerekirse, başkalarına ilham veren bir oluşumunuz yoksa başarıyı elde etmiş sayılmazsınız.

 Tüm bu ekosistemde öne çıkmak ve kalıcı olmak, mutlaka beraberinde zorlu süreçleri de getirmekte. Bu anlamda, girişimcilerin karşılaşabileceği zorluklar nelerdir? Girişim sürecinde hangi kritik noktalara dikkat etmek gerekir?

Bu uzun listenin en başında finans, sonrasında bilinirlik yani çevre ve akabinde de kaliteli iş çıkarmak yer alıyor. “Büyük balık küçük balığı yer” kavramı da bu durumu özetleyebilir. Büyük şirketler sizden hizmet ya da mal tedarik eder ancak sizinle yaptığı uzun vadeler sizi yorabilir. Bu sebeple gerçekten uzun süreler sizi finanse edecek maddi gücünüz yoksa bunu tedarik etmenizi tavsiye ederim. Bir projede enine boyuna finansal hesap yapmadan, sadece duygularınızla hareket ederek “çok para” hevesiniz varsa bu sizi zor duruma düşürebilir.

Bununla ilgili bir diğer konu ise “bilinirlik” yani çevreniz. Hep verdiğim örneklerden biri de şu ki; siz şu an bu satırları okurken şehrinizde kim bilir hangi iki firma sizin yaptığınız iş için sözleşme imzalıyorlar ancak sizin bundan haberiniz bile yok. Bir proje yapılacağı zaman akla ilk siz gelmiyorsanız daha fazla çevre edinmeniz gerekir. Daha fazla sosyalleşmeniz gerekir.

Yeni insanlarla tanışmaktan asla korkmayın. Yeni hobiler edinin. Spor ya da golf kulübü gibi, sosyal yaşam üyeliklerinin büyük avantajlarını gördüğümü söylemek isterim.

Ülkemizde de girişimcilik ekosistemi pandemiye rağmen, giderek büyüyen ve yatırımcı almaya devam eden bir alan. Söz konusu girişimciliğin devamlılığı durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu konuda benim kişisel fikrimden çok verilere dayalı yorum yapmak daha doğru bir seçenek olacaktır. Uzun ömürlü şirketlerinin başarısının ardında uzmanlaşmak önemli rol oynuyor. Bir alanda uzmanlaşmak hem başarıyı arttırıyor hem de gelenek oluşturuyor. Odaklanma stratejisi Japonların gözdesi olurken nesilden nesile geçen kontrol mekanizması şirketleri ayakta tutuyor. En büyük çocuğa devredilen şirket, tüm toplumun kültürünün sonucu olarak devredilen işletmenin aile şirketi olduğunu ispatlıyor. Ailede erkek çocuk olmadığında dışarıdan bir erkek evlat edinilerek ailenin kızıyla evlendirilerek şirketin başına geçiriliyor ve araştırmalar, bu tip “damatlara devredilen şirketler”in daha başarılı olduğunu ortaya koyuyor. Bu sonuca ailenin yeteneksiz olan ancak kan bağı nedeniyle yönetime çıkabilecek bir kuzen yerine bu amaçla evlat edinilerek yetiştirilen bir erkek çocuğu tercih etmesinin neden olduğu konusunda fikirler kabul görüyor. OECD 2020 yılı verilerine göre ülkemizde şirketlerin yüzde 80’i beşinci yıl dönümünü, yüzde 96’sı ise 10’uncu faaliyet yılını kutlayamadan piyasadan çekiliyor. Üstelik bu durum sadece ülkemiz için de geçerli değil. Almanya’da faaliyet gösteren şirketlerin ömrü 18, Fransa’da da 9 yıla kadar düşmüş maalesef. Ancak Japonlar gerçekten bu konuda çok iyiler.

Tüm risklerin detaylı analizini de gerektiren girişimcilik konusunda, modern işletmelere vereceğiniz öneriler nelerdir?

Kadim Japon kültüründen esinlenilerek modern işletmelerin köklerine sahip çıkarak vizyoner adımlar atmaları öğütleniyor.  Örgüt kültürü, aile işletmeleri, kuşaktan kuşağa bilgi ve birikim aktarımının öneminin altı çiziliyor. Finansal başarıya odaklanılarak sosyal getirileri göz ardı etmemek gerektiği vurgulanırken toplumsal fayda arayışı olmazsa olmaz olarak nitelendiriliyor. Çalışan ve müşteri memnuniyetinin yanı sıra iş ahlakı ve kalite beklentisi de yükseltiliyor. Nitelikli, eğitimli, yenilikçi ve geleneksele sahip çıkan çalışan ve yöneticiler uzun ömürlü şirket yapısını tanımlıyor. Siz de Japon şirketlerin hikayelerini, başarı adımlarını dikkate alarak kendi işletmeleriniz için strateji geliştirebilir, başarılı örneklerle başarıya giden yolun haritasına ulaşabilirsiniz. Bu konudaki bir diğer tavsiye de zamanı değerlendirme faktörüdür. Bu durumu ben de uzun uzun tecrübe ettim. Planlama hataları büyük yanlışları, büyük yanlışlar maddi kayıpları beraberinde getiriyor. Tüm bunları göz önüne aldığınızda, çıktığınız yolda hedefinize varamadan elinizdekinden de olabilme ihtimaliniz çok yüksek. Çünkü hepimiz çok kısa zamanda zengin olma hayalleri ile heyecanlanırken sistem size aslında bunun asla öyle olmayacağını tecrübe ettiriyor.

Konuyu özetlemek gerekirse, binlerce engelle karşılaşacağınız bu yolda inandığınız değerlerden asla vazgeçmeyin demek isterim.

Başarı İçin Reçete :

  • Herkes gezerken siz çalışın. Herkes parasını harcarken siz şirketiniz için birikim yapın.
  • Rakiplerinizden farklı ürünler geliştirin / tedarik edin.
  • Doğru PR ve doğru sunum her zaman iyi iş çıkartır.
  • Müşterinizi çok iyi tanıyın.
  • Yalnız olmaktan korkmayın.
  • Kendinize yatırım yapın.
  • İnsanların hayal ettiği karakter olun.

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.