“SIKI PARA POLİTİKALARI VE KÜRESEL EKONOMİDEKİ ETKİLERİ”

Küresel ekonomi, kalıcı enflasyonun ve zayıf büyüme beklentilerinin yarattığı zorluklarla yüzleşmeye devam ediyor. GSYİH büyümesi 2023’te şu ana kadar beklenenden daha güçlü oldu. Ancak daha sıkı finansal koşulların oluşmaya başlaması, zayıf ticari büyüme, iş dünyası ve tüketici güven endeksinde düşüşün giderek daha fazla hissedilmesiyle artık yavaşlamaya başladığı görülüyor. İleriye dönük reel faiz oranlarının son aylarda genel olarak daha da artması nedeniyle finansal koşullar kısıtlayıcı olarak görülüyor. Başta konut piyasası olmak üzere faize duyarlı sektörlerde ve özellikle Avrupa’da banka bazlı finansmana dayalı ekonomilerde faaliyetler yavaşladı. Artan jeopolitik gerilimler de yakın vadeli görünüme ilişkin belirsizliği artırıyor. Manşet enflasyon hemen hemen tüm ekonomilerde düşerek hane halkı gelirleri üzerindeki baskıyı hafifletti ancak çekirdek enflasyonun hala nispeten yüksek olduğu söylenebilir. 2023’teki küresel ticaret büyümesi, son 50 yıldaki küresel durgunluklar dışında en yavaş büyüme oldu. Mal ticareti, durgun küresel sanayi üretiminin ortasında daraldı. Hizmet ticareti salgının etkilerinden kurtulmaya devam etti. Ancak bu, önceden beklenenden daha yavaş bir hızda gerçekleşti. Küresel ticaret büyümesinin 2024’te yüzde 2,3’e çıkması bekleniyor. Bu, kısmen mallara olan talebin ve daha geniş anlamda gelişmiş ekonomi ticaretindeki toparlanmanın bir yansıması olarak gözüküyor. Bu çerçevede, küresel büyümenin geçen yıl zayıflayarak yüzde 2,6’ya gerilediği tahmin ediliyor. Her ne kadar bu, geçen Haziran tahmininden yüzde 0,5 puan daha yüksek olsa da bunun temel nedeni ABD’deki beklenenden daha iyi bir büyüme oranının yakalanmış olması. Küresel büyümenin 2024’te yeniden yavaşlayarak yüzde 2,4’e ulaşması bekleniyor. Bu yavaşlama, yumuşayan iş gücü piyasalarını, azalan tasarruf oranlarını, hizmetler sektörüne yönelik talebin azalmasını, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini ve mali konsolidasyonu yansıtıyor. Gelişmiş ekonominin büyümesi, ABD’deki büyümenin yavaşlaması nedeniyle 2024’te yüzde 1,2’de dibe vuracakken, geçen yıl zayıf olan Euro bölgesi büyümesi, düşük enflasyonun reel ücretleri artırmasıyla hafifçe toparlanıyor. 2025 yılında, Euro bölgesinin toparlanmaya devam etmesi ve ABD büyümesinin, düşen enflasyon ve daha destekleyici para politikasıyla birlikte uzun vadeli trend oranına yaklaşmasıyla gelişmiş ekonomilerdeki büyümenin yüzde 1,6’ya yükseleceği tahmin ediliyor. Küresel mal ve hizmet ticareti 2023’te neredeyse sabit kaldı. Son 50 yıldaki küresel durgunluklar dışında en yavaş büyüme bu yıl gerçekleşti. Mal ticaretinde ortaya çıkan yavaşlamalar ve küresel sanayi üretimindeki düşüşler buna neden oldu. Bu, son 20 yılda küresel durgunluk dışında mal ticaretinde görülen ilk sürekli daralma oldu. Durgun mal ticaretini ve pandemi dönemindeki aksaklıkların azalmasını yansıtan küresel tedarik zinciri baskıları, 2023’ün ortasında rekor düşük seviyelere geriledikten sonra pandemi öncesi ortalamalara geri döndü. Hizmet ticareti, pandemiden kaynaklanan ilk toparlanmanın ardından 2023’ün ikinci yarısında yavaşlamaya başladı. 2023’teki küresel büyüme hızının gerisinde kalan küresel ticaretin, 2024’te küresel üretimdeki öngörülen büyümeyi yansıtacak şekilde yüzde 2,3’e yükselmesi bekleniyor. Bu, geçen yılki olağanüstü zayıflığın ardından ticaret modellerinin kısmen normalleştiğini yansıtıyor. Mal ticaretinin yeniden genişlemeye başlaması öngörülüyor. Hizmetlerin toplam ticaret büyümesine katkısının ise pandemi öncesinde gözlemlenen ticaret kompozisyonu kalıplarına daha yakın şekilde azalması bekleniyor. Ancak yakın vadede, küresel ticaretin küresel üretime duyarlılığının, zayıf yatırım büyümesinin bir yansıması olarak pandemi öncesine göre daha düşük kalması bekleniyor. Bunun nedeni, yatırımın diğer harcama türlerine göre daha fazla ticarete yoğun olma eğiliminde olması. Yeniden açılmanın geciktiği bazı ülkelerde toparlanmanın gecikeceği öngörülse de küresel turist girişlerinin 2024 yılında salgın öncesi seviyelere dönmesi bekleniyor. 2024 yılı için küresel ticaret büyüme tahmini, Çin’deki ve küresel yatırımdaki beklenen düşük büyüme tahminlerinden dolayı 0,5 puan aşağı yönlü revize edildi. Sonuç olarak, 2021-2024 için öngörülen ticaretteki toparlanmanın son yarım yüzyıldaki küresel durgunluğun ardından yaşanan en zayıf toparlanma olduğu söylenebilir. Bu eğilimlerin devam etmesi, tedarik zincirlerinin daha parçalı olmasına ve başlangıçta tahmin edilenden daha yavaş ticaret büyümesine yol açabilir. Bu çerçevede temel politika öncelikleri, enflasyonun kalıcı şekilde düşürülmesini sağlamak, artan mali baskılara yanıt vermek ve orta vadede sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme beklentilerini iyileştirmek. Temel enflasyon baskılarının kalıcı olarak azaldığına, enflasyon beklentilerinin daha da yumuşadığına ve iş gücü ile ürün piyasalarında arz ve talebin yeniden dengelendiğine dair açık işaretler oluşana kadar para politikasının kısıtlayıcı kalması gerekiyor. Gelişmiş ekonomilerin çoğunda politika faiz oranları zirvede veya zirveye yakın görünüyor. Ancak altta yatan enflasyonist baskıların kalıcı olması durumunda bazı ilave faiz artışlarına ihtiyaç duyulabilir. Enflasyon üzerindeki aşağı yönlü baskıyı sürdürme ihtiyacı, politika faizi indirimlerinin kapsamını 2024 yılına kadar sınırlayacağı ve daha sonra nominal faiz oranlarının enflasyona paralel olarak düşürüleceği öngörülüyor. Japonya’da enflasyonun tahmin edildiği gibi yüzde 2’ye sabitlenmesi durumunda politika faiz oranlarının 2024-2025’te kademeli olarak artırılması uygun gözüküyor. Politika sıkılaştırmasının nispeten erken başlatıldığı ve enflasyonun önemli ölçüde gerilediği bazı gelişmekte olan ekonomilerde politika faiz oranlarında indirimler şimdiden başladı. 2024-2025 döneminde daha fazla faiz indirimi için alan mevcut ancak sıkı küresel finansal koşullar ve sabit enflasyon beklentilerinin sağlanması ihtiyacı bunların gerçekleşme hızını sınırlıyor. Hükümetler, yüksek borç yükleri ve yaşlanan nüfusa, iklim dönüşümüne ve savunmaya yönelik ek harcamalar nedeniyle artan mali baskılarla karşı karşıya. Düşük getirili borç vadesi doldukça ve yerini yeni ihraçlar aldıkça borç servisi maliyetleri de artıyor. Harekete geçilmediği takdirde gelecekteki borç yüklerinin önemli ölçüde artması muhtemel. Geçmişteki sürdürülebilir borç azaltımları genellikle ülkelerin faiz dışı bütçe fazlası vermesiyle başarıldı. Mevcut planlara göre, 2024-2025’te çok az ülkenin bunu başarması muhtemel. Bu da yüksek borcu azaltmanın geçmişe göre şimdi daha zor olacağını gösteriyor. Gelecekteki harcama baskılarını karşılayabilecek alan yaratmak için kısa vadede daha güçlü çabalara ihtiyaç var. Önemli bir adım, geri kalan enerji destek programları da dahil olmak üzere mali destek tedbirlerinin ya geri çekilmesini ya da en çok ihtiyaç duyanları hedef almasını sağlamak. Gelecekteki mali baskıları ele alan ve uzun vadeli büyümeyi ve iklim geçişini desteklemek için gereken yatırımları koruyan net harcama ve vergi planlarına sahip güvenilir orta vadeli mali çerçeveler, aynı zamanda sürdürülebilirliği sağlamak ve gelecekteki şoklara yanıt verme esnekliği sağlamak için de gerekli. Küresel ticareti canlandırmak için çok taraflı iş birliğinin güçlendirilmesi gerekiyor. Birbirine bağlı bir dünyada, kurallara dayalı küresel ticaret sistemi altında açık ve iyi işleyen uluslararası piyasalar hem gelişmiş hem de gelişmekte olan piyasa ekonomileri için uzun vadeli refahın önemli bir kaynağı. Temel politika zorluklarından biri, küresel değer zincirlerinin artan esneklik ihtiyacını, verimlilik açısından faydalarını azaltmadan veya özellikle hizmet sektörlerinde ticaret engellerinin azaltılmasından doğabilecek gelir kazanımlarını gözden kaçırmadan dengelemek. Ekonomik büyümedeki uzun vadeli düşüş ve yaşlanan nüfus, iklim geçişi ve dijitalleşmeden kaynaklanan acil zorluklar göz önüne alındığında, büyümeyi yeniden canlandırmak ve kalitesini artırmak için iddialı yapısal reformlara ihtiyaç var. OECD Büyümeye Gidiş Raporu’nun 2023 baskısında vurgulandığı gibi , ürün ve iş gücü piyasalarındaki kısıtlamaları azaltmaya, yatırımı ve iş gücüne katılımı güçlendirmeye ve beceri gelişimini artırmaya yönelik yenilenen çabalar, üretkenlik beklentilerini iyileştirecek ve dijital dönüşümden elde edilen kazanımları en üst düzeye çıkaracak. Karbonsuzlaştırmaya yönelik daha hızlı ilerleme de çok önemli. Yeşil ve dijital altyapı yatırımlarının ve inovasyon desteğinin artırılması, emisyonların azaltılmasını sağlayacak standartların güçlendirilmesi ve karbon fiyatlandırmasının kapsamının ve düzeyinin yükseltilmesi politika eylemi için temel alanlar. Gelişmiş Asya ekonomilerinin 2024-2025 döneminde biraz farklı büyüme profillerine sahip olması öngörülüyor. Bu da kısmen farklı politika duruşlarını yansıtıyor. Para politikasının destekleyici kalmayı sürdürdüğü Japonya’da net ihracatın olumlu katkısının azalması ve makroekonomik politikaların sıkılaşmaya başlamasıyla büyümenin 2023’te yüzde 1,7’ye, 2024’te yüzde 1’e, 2025’te ise yüzde 1,2’ye yavaşlaması öngörülüyor. Ücret artışının kademeli olarak güçlenmesi ve enflasyonun 2024-2025’te yüzde 2’ye kalıcı şekilde yerleşmesi bekleniyor. Kore’deki reel GSYİH büyümesinin, zayıf ihracat talebi ve sıkı para politikası nedeniyle geride kalarak 2023’te yüzde 1,4 seviyesinde dip yapması, küresel yarı iletken talebinin artması ve politika faiz oranlarının düşmesiyle 2024 ve 2025’te sırasıyla yüzde 2,3 ve yüzde 2,1’e toparlanması bekleniyor. Çin’de GSYİH büyümesinin 2023’te yüzde 5,2’ye yükseleceği öngörülüyor. Ancak 2024’te yüzde 4,7’ye ve 2025’te yüzde 4,2’ye yavaşlaması bekleniyor. Tüketim artışı zayıf kalmaya ve emlak sektöründeki faaliyet zayıflamaya devam ediyor. Ancak para politikası gevşetiliyor ve ilave altyapı yatırımları yurt içi talebin desteklenmesine yardımcı olacak. Tüketici fiyat enflasyonunun 2024 ve 2025’te yüzde 2’nin altında çok düşük kalması bekleniyor. 2024 yılında Türkiye ve dünya ekonomisinde düşük büyüme ve gelişme beklentileri bulunuyor. Ancak bu beklentiler, politik, ekonomik ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak değişebilir.

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.