Aslında 1980’li yıllardan günümüze kadar olan ekonomik süreç küreselleşme olarak adlandırılmaktadır. Küreselleşmenin hem dünya hem de Türkiye ekonomisi üzerinde oldukça derin etkiler yarattığı aşikârdır. Uluslararası piyasalar arasında finans kapitalin serbestçe dolaşımı, sermaye hareketleri ödününde hiçbir yasal kısıt ve engelin olmadığı bir ekonomik durum ile karşı karşıya kalındı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), yılın üçüncü çeyreğine ilişkin gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) verilerini açıkladı. Söz konusu verilere göre Gayrisafi Yurt İçi Hasıla üçüncü çeyrek ilk tahmini, zincirlenmiş hacim endeksi olarak; 2019 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 0,9 arttı. Kamuoyunda ise açıklanan bu rakamlara biraz şüpheci yaklaşıldı. Aslında hangi sektörün büyümeye ne kadar katkı yaptığına bakmak gerekli;

Sektörlerin GSYH içindeki ağırlığı göz önüne alınınca yüzde 4,5’luk ilk çeyrek büyümesinde asıl etkinin sanayi, hizmetler ve kamu yönetiminden kaynaklandığı söylenebilir. Sanayi üretiminin ilk çeyrekteki büyümesinin yüksek olduğu, sanayi üretim endeksi verilerinden biliniyordu. Öte yandan geçen yılın ilk çeyrek büyümesinin eksi 2,3 olmasının baz etkisi yarattığı da unutulmamalıdır. Aşağıdaki tablo sektörlerin yüzdesel büyüklüklerini göstermektedir.

Kamunun nihai tüketim harcamaları, 2020 yılının birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %6,2 artmış görünüyor. Yerleşik hane halklarının ve hane halkına hizmet eden kâr amacı olmayan kuruluşların toplam nihai tüketim harcamaları %5,1 artarken gayrisafi sabit sermaye oluşumu %1,4 azaldı. Aslında bu da Türkiye’nin yatırım harcamalarının azaldığını göstermektedir. Daha çok tüketim harcamalarına dayalı bir büyüme gerçekleşmiş görünüyor. Yani Türkiye hala yatırım yapmamaktadır. Mal ve hizmet ithalatı, 2020 yılının birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %22,1 artmıştır. Fakat ihracatı ise %1,0 azalmıştır. Demek ki Türkiye, yatırım ve ihracat açısından küçülürken tüketim harcamalarını artırmak yoluyla büyümüştür. Bir başka ifadeyle ilk çeyrek büyümesi tümüyle tüketim bazlı olmuş; yatırım yapılmamış, ihracat geriye düşmüştür. O halde, büyüme, kişi başına millî gelire de taşınmış mıdır? Hayır! Çünkü GSYH toplamının büyüme temposunun (%0,9) nüfus artış hızının (%1,4’ün) gerisinde kaldığı bilinmektedir. Sonuç; kişi başına millî gelirin 2019’da yüzde 0,5 (binde 5) civarında gerilemesidir. Demek ki; Türkiye vatandaşı 2019’da ortalama olarak yoksullaşmıştı

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.