”BAŞARIMIZIN ARDINDA BILGI BIRIKIMIMIZ VE INSANI SERMAYEMIZ VAR”

Sahip olduğu bilgi birikimi, yüksek nitelikli insan kaynağı ve ileri teknolojisiyle havalimanı işletmeciliği alanında küresel bir marka konumunda bulunan TAV Havalimanları, başarılarla dolu hikayesini deneyim ve yaratıcılıkla yazıyor. Müşteri odaklı yönetim anlayışıyla tüm paydaşları için en yüksek değeri yaratmayı ilke edinen şirket, 36 binden fazla çalışanıyla oluşturduğu kurum kültürünü de özenle koruyor. Hem çalı- şanlar hem de şirket için çalışan yönetim modelleri oluşturmayı İK’nın sorumlulukları arasında değerlendiren TAVHavalimanları, yeni nesil teknolojilerin İK dünyasına sağladığı avantajları da en doğru şekilde kullanıyor. Business Türkiye okuyucuları için sorularımızı yanıtlayan TAV Havalimanları İnsan Kaynakları Grup Başkanı Hakan Öker, İK süreçlerinde gelinen noktayı ve bu alanın yeni dönemde artan sorumluluklarını değerlendiriyor.

Günümüzde İK fonksiyonu adeta şirketlerin yeni döneme girişlerinin biletini elinde tutuyor. Esneklik, uzaktan çalışma seçenekleri, performans yönetimi, iş başında öğrenme gibi birçok trendin arasında insanın kapasitesi ve teknolojinin ve- rimliliğini bir arada kullanarak yeni bir düzen yaratıyor. Bu noktada İK fonksiyonunun artan önemine dair görüşlerinizi alabilir miyiz? Yeni çağa giriş biletinin İK’ya getirdiği sorumluluklar neler?

İK fonksiyonu artık sadece geleneksel tanımlarla sınırlı değil, işe alım, maaş, yan haklar gibi alanların ötesine geçerek şirketin genel stratejisinin oluştuğu temelde önemli paydaşlardan biri. TAV Havalimanları olarak bugün 29 ülkede 108 havalimanına ulaşan bir operasyon ağımız bulunuyor. 36 binden fazla çalışanımız var. Başarımızın ardındaki en önemli etkenler arasında sahip olduğumuz bilgi birikimini ve insani sermayemizi görüyoruz. Dolayısıyla başarımızın kaynağı olarak gördüğümüz insani sermayeyi ilgilendiren her konuda aktif sorumluluk alıyoruz. Farklı ülkelerden farklı arka planlardan gelen tüm çalışanlarımızın ait hissettiği bir şirket kültürümüz var. Bu kültürü korumak ve geliştirmekle sorumluyuz. Yaşadığımız dönem, bahsettiğiniz gibi birçok hızlı ve etkili trendin hayatlarımızın merkezine yerleştiği bir dönem. Bu süreçte İK’nın rolü oldukça kritik. Çünkü esneklik, uzaktan çalışma gibi küresel trendleri yakından takip edip, bu trendleri şirket içinde en etkili şekilde uygulayabilecek İK stratejilerini belirlemek büyük bir önem taşıyor. Bir uygulama trend olduğu için direkt sahiplenilmemeli. Daha kapsamlı bir bakış açısı ge- rektiğine inanıyorum. Şirket kültürünü iyi analiz edip buna uy- gun çözümleri geliştirmek gerekiyor. Bunu yaparken de şirketin vizyonuna paralel adımlar atılmalı. Özellikle teknoloji trendlerini yakından takip ederek, insan gücünü minimize ederek öğrenme, performans, yetenek ve rasyonel süreçlerimizin tamamını buna uygun formatta güncelliyoruz. Pandemiden bu yana yatırımımı- zı bu yönde artırıyoruz. Bunu yaparken daha ölçülebilir, daha az iş gücü harcanan ve daha etkin bir süreç yönetimi sağlıyoruz. Öte yandan sadece trendleri takip etmek de yeterli değil, trendleri de belirleyebilmeliyiz. Çünkü insan kaynakları olarak çalışanların beklenti ve ihtiyaçlarını yakından takip ediyoruz. Geliştirilmesi gereken noktaları ilk elden görüyoruz. Hem çalışanlar hem de şirket geneli için çalışan yönetim modelleri oluşturmak İK’nın sorumlulukları arasında.

İK dünyasının dinamiklerini derinden etkileyen unsurlardan en önemlisi yeni nesil teknolojiler. Öyle ki sadece bugünün değil yarının teknolojisinin de göz önüne alınması gerekiyor. Yapay zeka, şirketlerin strateji ve sistemlerine entegre olurken, şirket olarak konuya dair yatırımlarınızı, projelerinizi ve hedeflerinizi öğrenebilir miyiz? Teknolojiyi sistemlere entegre etmede nasıl bir yöntem izliyorsunuz?

Yeni nesil teknolojilerin İK dünyasını derinden etkilediği bir gerçek. Özellikle yapay zeka, veri analizi, otomasyon gibi teknolojiler İK süreçlerini daha verimli ve etkili hale getiriyor. Bu teknoloji- ler, işe alım süreçlerinden performans değerlendirmelerine kadar birçok alanda kullanılıyor. Yapay zeka temelli sistemler sayesinde işe alım süreçlerinde daha hızlı ve objektif kararlar alınabiliyor. Ayrıca, veri analizi ile çalışan performansı daha doğru şekilde ölçülebiliyor ve bu veriler doğrultusunda gelişim programları oluşturulabiliyor.

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.