“HEDEFİMİZ, TOPLUMSAL VE EKONOMİK HAYATTA FIRSAT EŞİTİIĞİ SAĞLAMAK”

“Teknoloji ve insan bir araya gelince her şey mümkün!” mottosuyla başarılı projelere imza atmayı sürdüren Vodafone Türkiye, birey ve kurumlara sabit, mobil ve içerik hizmetleri dahil tüm telekomünikasyon teknolojilerini tek çatıda sunuyor. Dünyanın en büyük teknoloji iletişimi şirketlerinden biri olan Vodafone Grubu’nun bünyesinde yer alan Vodafone Türkiye, tüm faaliyetlerini toplumsal ve ekonomik hayatta fırsat eşitliği sağlama hedefiyle gerçekleştiriyor. Çalışanlarının beklentilerini temel alarak organizasyonlarını geleceğe hazırlamayı ve dijital dönüşümlerini güçlendirmeyi önceliklendiren şirket, tüm süreç ve projelerine gerek üst yönetim ekibini gerekse çalışanlarını dahil etmeye özen gösteriyor. Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Nazlı Tlabar Güler, Business Türkiye okuyucuları için sorularımızı yanıtlarken, şirketin yetenek stratejilerini, çalışma modellerini ve hedeflerini de aktarıyor.

Vodafone Türkiye küresel ölçekte örnek olacak çalışmalara imza atan ve insan kaynakları süreçlerinde farklılıkları başarıyla yöneten, genç yetenekleri destekleyen ve kendi kültürünü yaratan bir şirket. Bu bağlamda, Vodafone Türkiye’nin insan kaynakları anlayışını ve göreve yeni atanan başarılı bir lider olarak bu anlayışa sunacağınız katkıları sizden dinleyebilir miyiz?

Vodafone Türkiye olarak, iş süreçlerimizden başlayarak toplumsal ve ekonomik hayatta fırsat eşitliği sağlama hedefiyle çalışıyoruz. Çeşitliliği, iş yapış biçimimizin bir parçası olarak görüyor ve kültürümüzün merkezine koyuyoruz. Herkesi olduğu gibi kabul ediyoruz. Şirketimizde herkesin eşit olanaklardan faydalanabildiği ve herkesin biricikliğine inandığımız bir kurum kültürü yaratılmasına önem veriyoruz. Benim de öncelikli hedefim, bu kültürün devamlılığını sağlamak olacak.

Hibrit çalışmayı kalıcı hale getirme yolunda önemli adımlar atan Vodafone’un, başta “OneApp” adı verilen uygulama da dahil olmak üzere konuyla ilgili geliştirdiği projeleri anlatır mısınız? Çalışan deneyimi adına öncelikleriniz ve hedefleriniz neler?

Vodafone olarak, çalışan deneyiminin iyileştirilmesine büyük önem veriyoruz. İyi bir çalışma deneyimi geçiren bir çalışan, gerek içeride gerekse dışarıda çalışan markasına katkı sağlayacak paylaşımlarda bulunabilir. Çalışan deneyiminin önemli bir parçası olan hibrit çalışma düzenimiz kişilerin ihtiyaçlarına göre şekilleniyor. Rolünün gereklilikleri sebebi ile ofiste olması gereken çalışma arkadaşlarımız da var, tamamen uzaktan çalışan teknoloji ve müşteri hizmetleri yetkililerimiz de. Diğer yandan, sahada olması gereken teknoloji ve satış ekiplerimizin yanı sıra hibrit modelle çalışan arkadaşlarımız da mevcut. Ortalama olarak haftanın 2 günü ofisten, diğer günler uzaktan çalışılıyor diyebiliriz. Bu esnek çalışma modeline uygun ofis binalarımızı ve yapılarımızı değiştirdik. Hibrit çalışma düzeninde arkadaşlarımızın ofislere gelişlerini kolayca planlamalarını sağlayacak “OneApp” adında bir mobil uygulama hayata geçirdik. Çalışanlarımız bir haftalık ofis programlarını, hangi servise hangi saatte bineceklerini önceden sisteme girebiliyor. “Open and flex ofis” konseptinde sabit masa düzenimiz olmadığı için ofis binasında dilediği yerde masa ve toplantı odası, restoran, park alanı ve kuaför kullanımlarını da rezervasyon sistemi üzerinden planlayabiliyor. Hibrit modelle birlikte tüm çalışanlarımıza 4 hafta dilediği yerden çalışma esnekliği de sunuyoruz. Bu kapsamda çalışanlarımız yöneticileri ile anlaşarak, kesintisiz bağlantı sağlayabilecekleri yurt içi veya dışında diledikleri herhangi bir lokasyondan yıl içinde 4 hafta boyunca çalışabiliyor. Ayrıca, çalışanlarımız “dilediğin yerden çalışma” hakkını tek seferde ya da haftalara bölerek kullanabiliyor. Çalışanlarımızdan ofiste geçirilen günlerdeki deneyim, sosyalleşme imkanı ve yenilenen ofis düzenimizle ilgili olumlu dönüşler alıyoruz. Yeni çalışma modelimizi deneyimleyerek öğrenme ve hep daha iyi çözümlere gitme konusunda bir fırsat olarak görüyoruz. Hibrit modeldeki deneyimimiz arttıkça ihtiyaç ve beklentilere bağlı olarak yeni uygulama ve değişiklikleri değerlendirmeye devam edeceğiz.

Günümüzde “yetenek” ihtiyacı doğrultusunda öne çıkan konulardan biri de “işveren markası” kavramı. Konuya dair şirket bazında yaptığınız çalışmaları ve projeleri anlatır mısınız? İşveren markası kavramı Vodafone dünyasında neyi ifade ediyor?

İşveren markası hikayesini en iyi şekilde anlatmak için kritik nokta, kendi çalışanlarını marka elçileri olarak konumlandırarak bireysel hikayelere yer vermek. Bunu yapabilmek için öncelikle çalışanların deneyimlerini en iyi hale getirmek gerekiyor. Yetenek çekme aşamasından şirketten ayrılma sürecine kadar tüm aşamalarda bütünsel iyi oluş halini destekleyen uygulamalar, sade prosesler ile bürokrasiden uzak ve şeffaf bir iletişim ile deneyimin
şekillendirilmesi çok önemli. Vodafone olarak, “Birlikte mümkün” diyerek çalışanlarla açık iletişim halinde süreçlerimizi yeniliyoruz. Her çalışanın biricikliğini kabul eden, bireysel ihtiyaç ve beklentilere cevap veren esnek uygulamalar da iyi bir çalışan deneyiminin önemli bir parçası. Bunun için zaman ve mekan kısıtlamalarından uzak, çalışanın günlük akışını kendi önceliklerine göre planlayabileceği çalışma modelleri şirketler için ayrıcalıktan ziyade olmazsa olmaz bir zorunluluk haline gelecek. Kurum kültürünün ve işveren markamızın dizaynı ve gelişimine yönelik tüm süreç ve projelerde hem üst yönetim ekibimizi hem de çalışanlarımızı dahil etmeye özen gösteriyoruz. Bu sayede projelerin daha çok içselleştirildiğini düşünüyoruz.

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.