Amerika merkezli, çok uluslu teknoloji şirketi olan Microsoft, dünyanın en dinamik ve en değerli kuruluşlarından biri. Ülkemizde 1993 yılından bu yana faaliyette olan şirket, Microsoft Türkiye çatısı altında ülkemizdeki yatırımlarını artırarak, geleceğin dünyasını yaratmaya devam ediyor. Teknolojinin yarattığı faydalara ve fırsatlara herkesin erişebil- diği sürdürülebilir bir geleceği teşvik etmek için çalışan Microsoft Türkiye, pandemi gibi zorlu bir dönemde müşterilerine verdiği dijital dönüşüm desteğiyle adından söz ettiriyor. Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgin hem sorularımızı yanıtladı hem de ülkemizdeki dijital dönüşüm süreçlerinden Microsoft yatırımlarına kadar geniş bir yelpazede bilgilerini paylaştı.

Misyonunu “gezegendeki tüm bireylere ve kuruluş- lara daha fazlasını başarmaları için güç katmak” olarak tanımlayan dünyanın teknoloji devlerinden Microsoft’un çatısı altında, ülkemizin bulunduğu nok- ta ve büyüklüğü nedir?

Microsoft Türkiye, teknoloji iştahı kadar pandemi dö- neminde yakaladığı dijital dönüşüm hızıyla da adın- dan söz ettiriyor. Bu kapsamda sizinle bazı verile- ri paylaşarak, ülke olarak performansımızı anlatmak isterim. Azure’da Ocak-Aralık 2021 büyümemiz %36.4; Microsoft 365’de ise büyümemiz %18.2 olarak gerçek- leşti. Ortadoğu ve Afrika bölgesinde Türk KOBİ’ler, en hızlı dönüşen ve teknolojiye adapte olan kurumlar oldu. KOBİ’lerimiz ticarette olduğu gibi, teknolojide de hızır çıktı. Performansımız sayesinde bölgenin buraya olan ya- tırımları da arttı. İki sene önce MTC ile başlayan yatırım trafiği, Equinix/TT anlaşması, MTC Perakende Odası, MESS Üretim Teknolojileri Merkezi ile hız kazandı. Son olarak; Ar-Ge merkezimizi faaliyete açmış olmanın heye- canını ve gururunu yaşıyoruz.

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızlanan diji- tal dönüşüm yolculuğunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ülkemizin teknoloji potansiyelini doğru kullanmak adına hangi çalışmalar yapılmalı?

Dijital dönüşümde sürdürülebilir başarının formülü, bir sonraki inovatif çözümü öngörmek kadar, insana yatırım yapmaktan da geçiyor. Araştırmalar, dijital dönüşümünü tamamlamaya çalışan şirketlerin 3 ana başlıkta eksiklikler yaşadığını gösteriyor; kurumsal kültür bilinci, çalışan zihniyeti ve davranış seti. Bugün çalışanların %69’u kurumlarını dijital dönüşümde başarılı kılacak kültürel bilince sahip değil; %87’si değişimi kucaklayacak gelişim zihniyetine açık değil ve %90’ı da dijital dönüşümü yürütecek kabiliyet ve becerilerden yoksun. Teknolojinin günlük yaşamımızdan iş yapış şekillerimize kadar birçok alanda hayatımızı nasıl kolaylaştırdığını görüyoruz. Burada teknolojiyi tüketen birey ve kurumlar olmaktan ziyade; teknolojiyle üreterek güçlenen birey ve kurum kültürüne geçişin çok kritik olduğuna inanıyorum. Bu amaçla; bulut teknolojilerini öğreten sistemimiz Cloud Society’den, MEB ile ortak yürüttüğümüz “Geleceğini Tasarla”ya kadar birçok ücretsiz ve geniş kapsamlı eğitimler sunuyoruz. Genç nüfusumuz, start-up ekosistemimiz, Facebook, Instagram, Twitter gibi alanlarda dünya standartlarının üstündeki kullanım oranlarımız esasında, teknolojiyi benimseme ve iş modeli olarak hayata geçirme konusunda esnek ve açık bir yapıya sahip olduğumuzu gösteriyor. Bugüne kadar Amerika, İngiltere gibi birçok gelişmiş pazarda teknoloji alanında çeşitli görevlerde bulundum. Hiçbirinde Türkiye’deki gibi iştah ve potansiyel yok. Benim de amacım, var olan merakımıza ve potansiyelimize herkesi inandırmak ve Türkiye’nin teknoloji gücüne herkesi ortak etmek.

500’ü aşkın kurumsal müşteri ve 30 binin üzerinde de KOBİ’ye hizmet verdiğinizi biliyoruz. KOBİ’lerin diji- tal dönüşüm süreçlerine yaklaşımları ne durumda? Bu konuda size göre önceliklendirilmesi gereken konular neler olmalı?

Dijitalleşmede hızlı yol almış olabiliriz ancak daha “olduk” dememize çok var. Her zaman söylüyoruz, Türkiye’deki şirketlerde dijitalleşme için büyük bir heves ve vizyon olduğunu görüyoruz. Ancak kimi zaman bilinmeyen bir alana adım atmanın tedirginliğinden, kimi zaman da tek- nik konulardaki yetersizlikten kaynaklanan bir çekimser- likle karşılaşabiliyoruz. Bize göre bu engelleri aşmanın 2 yolu var; birincisi iş gücünün dijital yetkinliğini artırmak, ikincisi ise dijital dönüşüm yolculuğuna birlikte çıktığı- nız iş ortaklarınıza tam anlamıyla güveniyor olmak. Biz 500’ü aşkın kurumsal müşteri ve 30 bin üzerinde KOBİ’ye hizmet veriyoruz. Bulut bilişim, bugün KOBİ’ler için tek- nolojiyi demokratikleştiriyor. Dev kurumların kullandığı teknolojilere erişebiliyorlar. Günde 1 simit/ayran parasına KOBİ’ler Microsoft Office 365’e sahip olabiliyorlar. Büyük donanım yatırımlarına kalkışmadan, teknolojik dönüşüm mümkün. Türkiye geneline yayılmış 2 bin iş ortağımız da müşteri yönetiminden saha satışa, CRM ve ERP’den operasyon optimizasyonuna kadar birçok alanda KOBİ’lerimize destek olmak için hazır.

Yeni nesil teknolojiler tüm şirketlerde iş yapış biçimlerine etki ederken, size göre bu teknolojileri geliştirmek için ülkemizde “yetkin insan gücü” ne durumda? Şirket olarak bu konudaki çalışmalarınız nelerdir?

Maalesef bu kulvarda henüz arzu ettiğimiz noktaya gelebilmiş değiliz ancak bunun için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Biz bir teknoloji şirketi olarak, iş gücünün yeni dijital yetkinliklerle güçlendirilmesi için yoğun bir eğitim desteği sunulması gerektiğine inanıyor ve bu konuda sorumluluk alıyoruz. Bu sorumlulukla hayata geçirdiğimiz en başarılı örneklerden birisi de çevrimiçi ücretsiz eğitim platformumuz Microsoft Cloud Society. Nitelikli iş gücü açığının kapatılmasına destek olmak amacıyla geliştirilmiş; yeni teknolojilerle mesleki yetkinliğin artırılmasına ve en yeni uygulamaların öğrenilmesine yardımcı olan Cloud Society platformu, bugün 25 bin üyesi ile yoluna devam ediyor. Bunun yanı sıra, Habitat Derneği ve MEB iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz geleceginitasarla.com platformu ile eğitimine devam eden, iş arayan veya yeni yetenekler edinerek kariyerinde yükselmek isteyen gençlerin temel dijital becerilerini geliştirmelerine destek oluyoruz.

Dijitalleşme, beraberinde çok önemli bir konuyu da gündem maddesi haline getirmiş durumda. Siber Güvenlik, şirketler için artık öncelikli konulardan biri. Bu konuda, Microsoft’un çalışmalarını öğrenebilir miyiz?

Güvenlik bizim kurum DNA’mızın bir parçası. Microsoft olarak, sadece güvenlik ve uyumluluk alanındaki çözümlere yılda 1 milyar doların üzerinde Ar-Ge bütçesi ayırıyoruz. 4 bine yakın çalışanımız sadece müşterilerimizin siber güvenliğini sağlamakla yükümlü. Bu ekiple, 2020 yılında kötücül yazılımlar dediğimiz, 6 milyar tehdidi önledik. Tüm dünyada günde 8 trilyona yakın sinyali tarıyoruz. Bu sistem üzerinde herhangi bir anormallik gördüğümüzde, tespit ederek anında önlem alıyoruz.

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.