“TÜRKIYE’NIN EN BÜYÜK BIYOTEKNOLOJIK ILAÇ ÜRETIM TESISIYIZ”

Ülkemiz ilaç sanayisinin güçlü ve köklü şirketlerinden Abdi İbrahim’in öncü girişimlerinin eseri olan AbdiBio, Türkiye’nin en büyük biyoteknoloji ilaç üretim tesisi olarak faaliyetlerini başarıyla sürdürüyor. İleri teknolojiyle donatılan, güçlü ve geniş bir biyoteknoloji ürün portföyü oluşturmak ve bu ilaçlarla daha fazla hayatı iyileştirmek amacıyla kurulan tesiste, hücre bankasından başlayarak nihai ürüne kadar tüm üretim süreçleri yürütülüyor. Kanser, diyabet, romatizma, merkezi sinir sistemi, göz ve kan hastalıkları tedavisinde kullanılacak ürünlerin üretimini yapan tesis, uluslararası standartlarda hizmet veriyor. Ülkemizi küresel ilaç sektörünün aranan bir oyuncusu haline getirmeyi hedeflediklerini belirten AbdiBio Grup Başkanı Dr. Ali Özüer, Business Türkiye okuyucuları için sorularımızı yanıtlarken, şirketlerinin önümüzdeki dönem hedeflerini bizlerle paylaşıyor.

AbdiBio, 2025 yılına kadar biyoteknolojide bir numaralı biyobenzer oyuncusu olma hedefiyle yola çıkmış önemli bir şirket. Öncelikle bu şirkete dair yatırımları ve kuruluş stratejinizi anlatır mısınız?

AbdiBio, Türk ilaç sektörünün 21 yıldır kesintisiz lideri olan Abdi İbrahim’in yenilikçi ve vizyoner bakış açısının eseri. Biyoteknoloji, değişen dünya şartlarında devletlerin milli öncelikler kapsamına aldığı bir alan. İlaç stratejik bir sektör ve bu sektörde yarının dinamiklerine uygun stratejiler ve yatırımlar büyük önem taşıyor. Biz de 2018’de, 100 milyon dolarlık yatırımla açılışını yaptığımız AbdiBio’da kendi biyoteknolojik ilaçlarımızı geliştirip, uluslararası standartlarda üretmeyi hedefliyoruz. AbdiBio tesisini kurmaktaki amacımız, güçlü ve geniş bir biyoteknolojik ürün portföyü oluşturmak, biyoteknolojik ürünler üretebilecek son teknolojiyle donatılmış bir üretim tesisini Türk ilaç sektörüne kazandırmak ve bu hayat kurtarıcı ilaçlarla daha fazla insanı iyileştirmek. ABD ve AB ülkeleri başta olmak üzere global pazarlara ihracat yaparak çifte katma değer yaratmayı amaçlıyoruz. Özetle, dışarıya döviz vermektense döviz kazanma vizyonumuzla projelerimizi sürdürüyoruz. Esenyurt’ta son teknoloji ile üretim yapan AbdiBio, Türkiye’nin en büyük biyoteknolojik ilaç üretim tesisi olarak yalnızca şirketimize değil, Türk ilaç sanayisine de rehberlik ediyor ve büyük katkı sunuyor.

Günümüzde kullanılan ilaçların yaklaşık üçte biri biyoteknolojik yöntemlerle üretiliyor. Bu bağlamda, sizi bu alana yönlendiren faktörler neler oldu? Biyobenzer oyuncusu olma adına görüşlerinizi alabilir miyiz?

İlk kez penisilinin 1928’de Alexander Fleming tarafından üretilmesi ile başlayan ilaç sektöründeki biyoteknolojik üretim, 1980’lerin başlarında ilk defa rekombinant DNA teknolojisiyle üretilen insan insülini ile diyabet tedavisinde kullanıldı. O tarihten bu yana biyoteknolojik ilaç sektörü büyük bir gelişme gösterdi. Biyoteknolojik ilaçların pazar payları tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de her geçen gün hızla artıyor. Bu artış trendinin ise orta ve uzun vadede devam etmesi bekleniyor. Biz de ilaç sektörünün geleceğinin biyoteknolojide yattığı gerçeğinden hareketle bu alandaki yatırım ve çalışmalarımıza ağırlık verdik. Yurt dışından knowhow transferi ile yerel bilgi birikimini buluşturmanın yanı sıra AbdiBio tesisinde geliştirilmiş ürünler ile ürün çeşitliliğini yakalayarak uzun vadeli değer sağlamak, istihdamı artırmak ve biyoteknolojik ilaçların ihracatıyla cari açığın düşürülmesine katkıda bulunmak öncelikli amaçlarımız arasında yer alıyor. Hedefimiz, bir molekülün hücreden nihai ürüne tüm geliştirme aşamalarında yer alıp sürdürülebilir bir sistem oluşturarak biyoteknolojik ilaçta da Türkiye’nin bir numarası olmak. Bu hedefe yürürken, kritik öneme sahip ilaçlar için dışa olan bağımlılık zincirinin kırılmasına katkı sunmayı amaçlıyoruz.

En önemli stratejilerinizden biri Ar-Ge ile teknolojik kapasitenize yatırım yapmak. Bu konuda gerekli tüm adımları atan bir şirket olarak proje ve çalışmalarınızı anlatır mısınız?

Biyoteknolojik ürünlerin hammaddesi kimyasal kaynaklı değil de canlı organizma olduğu için bu ürünlerin hem geliştirilmesi hem de üretilmesi önemli bir inovasyon, teknolojik birikim ve yatırım gerektiriyor. Bu da kapsamlı bir Ar-Ge vizyonunu ve yatırımını elzem kılıyor. VISION 2025 programımız doğ- rultusunda, Ar-Ge ve teknolojiye yatırım yapıyor, uluslararası standartlarda tesisler kuruyor, üretimimizi artırıyor, ihracat bölgelerimizi genişletiyor ve istihdama katkımızı her geçen yıl daha da büyütüyoruz. 2008’de Türkiye’nin ilk akredite ilaç Ar-Ge merkezini açtık. Merkezimizde birçok farklı endikas- yon ve dozaj formunda ilaç, tıbbi cihaz, besin desteği grubun da 100’e yakın ürünle ilgili çalışmalar yürütüyoruz. TÜBİTAK tarafından desteklenen 35’in üzerinde yenilikçi proje tamam- lanırken, Ar-Ge merkezimizde geliştirilen projelerle bugüne kadar 260 patent başvurusu yaptık. Ar-Ge stratejimiz rekabetçi inovatif ürünler, ihtiyaca göre belirlenen farklı kompleksite ve risk / kâr oranına sahip yeni ürün portföyünün geliştirilmesine dayanıyor ve ilgili terapötik kategorideki organik büyümeyi yansıtıyor. Ar-Ge merkezimizde onkoloji, oftalmoloji ve solunum ürünleri ile portföyümüzü zenginleştirecek çalışmalar yürütüyoruz. Ülkemizin küresel ilaç sektöründe önemli bir oyuncu haline gelmesinde molekül bulma hedefi büyük önem taşıyor. Abdi İbrahim olarak gündemimizde bu konu en öncelikli sırada yer alıyor. Bu alanda da öncü olmak için yurt dışındaki üniversitelerle çalışmalar yürütüyor, startup şirketleriyle iş birlikleri kuruyoruz.

AbdiBio’nun Esenyurt Üretim Kompleksi’ndeki tesisinizden bahsedebilir misiniz? Bu tesiste üretilen ürünler, tesis kapasitesi ve gelinen nokta nedir?

AbdiBio, 13 bin 500 metrekarelik alana yayılan Türkiye’nin en büyük biyoteknolojik ilaç üretim tesisi olma özelliğini taşıyor. Tesisimiz, yılda 11 milyon flakon, 11 milyon şırınga, 16 milyon kartuş ve 1 milyon liyofilize ürünlük kapasiteyle çalışıyor. 2021 yılında, hücre bankasından başlayarak geliştirdiğimiz biyoteknolojik ürünün temel çalışmalarını yapacağımız Proses Geliştirme Laboratuvarı’nı açtık. Ağustos 2023’te faaliyete geçecek mAb üretim alanımız için reaktörler ile yardımcı ünitelerin alımı ve kurulumunu yapıyoruz. Bununla birlikte, halihazırda biten formülasyon ve paketleme alanımızda, demir eksikliği tedavisinde kullanılan ve bugüne kadar ithal edilen önemli bir ilacın aseptik şartlarda ticari üretimine Nisan 2023 itibarıyla başladık. Bunun yanında, ilk etapta yurt dışında 12 ülkeye ihraç etmeyi planladığımız bir biyoteknolojik ilaç ile Avrupa’ya ihraç edeceğimiz bir kimyasal ilacın teknoloji transferi ve deneme üretimlerini de 2023 yılının sonuna kadar gerçekleştireceğiz. Ayrıca şirketin onkoloji alanında ilk biyobenzer molekülü olan mAbdi #2 ile uluslararası pazarda en iyi performans gösteren ilk 5 biyofarma ürünü içinde yer almayı hedefliyoruz. Orijinal ürünün ilk biyobenzerlerinden birini piyasaya sürerek de 2026 yılına kadar yaklaşık 31 milyar dolarlık hacme sahip pazarın önemli küresel aktörlerinden biri olmayı amaçlıyoruz.

Biyobenzer ilaçların günümüzdeki yeri ve önemine dair bilgileri aktarır mısınız? Gerek ekonomi gerekse sağlık açısından yarattığı fırsat ve faydalar neler?

Kimyasal yöntemlerle üretilen ilaçlarla tedavi edilemeyen birçok hastalık, bugün biyoteknolojik ilaçlarla tedavi edilebiliyor. Bu nedenle biyoteknolojik ilaçlar pazarı hızlı şekilde büyümeye devam ediyor. Biyoteknolojik ilaçların pazar payı dünyada yüzde 30’lara, Türkiye’de ise yüzde 25’lere ulaştı. 2020 yılında Türkiye’de satılan 23,6 milyar TL’lik ithal ilacın 8,1 milyar TL’lik kısmını biyoteknolojik ilaçlar oluşturuyor. Biyoteknolojik ilaçların pazar payları tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de her geçen gün hızla artıyor. Bu artış trendinin, orta ve uzun vadede devam etmesi bekleniyor. Ancak pazarda bulunan biyoteknolojik ürünlerin tamamına yakını ithal. Türkiye ithal ilaç pazarının yüzde 34’üne ulaşan biyoteknolojik ilaçların cari açığa yıllık faturası 8 milyar TL’yi aştı. Ülkemizde mevcut olan ithalata dayalı biyoteknolojik ilaç tedarik modelinin sürdürülebilir olmadığını düşünüyoruz. Bu nedenle AbdiBio tesisi ve bu alandaki yatırımlarımız büyük önem taşıyor. İthal ettiğimiz bu ürünlerin ülkemizde geliştirilmesi ve üretilmesi hem hastaların ilaçlara erişimini kolaylaştıracak hem de ülke ekonomisine ciddi katkılar sağlayacak. Nitekim bu durumu kamuoyu ile paylaştığımız 2020 Sosyoekonomik Etki Raporumuzda çok net şekilde gördük. 2018 yılında onkoloji alanındaki ilk biyobenzer ilacımız sayesinde ülkenin sağlık harcamalarında 80 milyon dolar tasarruf sağlandı.

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.