Özellikle ticaret hayatında kefalet sözleşmeleri önemli bir yer tutmaktadır. Türk Borçlar Kanunu’nda bu sözleşme türü ayrıntılı bir şekilde düzenlendiği gibi, kefilin evli olması durumunda, eşinin rızasının aranacağına ilişkin özel bir madde de bulunmaktadır. Kefil, alacaklıya, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlenmektedir. Geçerli bir kefalet sözleşmesinden söz edilebilmesi için geçerli bir asıl borcun bulunması, kişinin kefil olma ehliyetine sahip olması, kefilin sorumlu olduğu miktarın gösterilmesi ve sözleşmenin yazılı şekilde yapılması gererekir. Kefilin sorumlu olduğu azami miktar, kefalet tarihi, müteselsil kefalet söz konusu ise bu sıfatla ya da bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girilen hususlar mutlaka kefilin kendi el yazısıyla belirtilmelidir. Kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartlarından birisi de, kefilin evli olması durumunda eşinin rızasının bulunmasıdır. Bu şart ile, aile birliği ve ailenin ekonomik varlığı korunmaya çalışılmıştır. Çünkü eşlerden birinin, alacaklı ile borçlu arasında yapılan ve kendisinin doğrudan menfaatinin bulunmadığı bir borç ilişkisine kefil olarak, borçlunun borcunu ifa etmemesi durumunda alacaklıya ödeme yapmayı üstlenmesi, diğer eşin ve varsa çocukların da katkı sağladığı ailenin ekonomik varlığının zarar görmesine ve bu yüzden başka sorunlara yol açabilecektir. Türk Borçlar Kanunu’nun 584. maddesine göre, kefil evli ise, mutlaka eşinin (karısının veya kocasının) rızası bulunmalıdır; aksi halde kefalet sözleşmesi geçersizdir; emredici nitelikteki bu hükmün aksine (eşin rızası olmasa bile kefalet sözleşmesinin geçerli olacağı yönünde) anlaşma yapılamaz.

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.