Türkiye’nin lider düşük maliyetli hava yolu şirketi Pegasus Hava Yolları, 2018 yılından bu yana sürdürdüğü dijital dönüşüm çalışmaları, sürdürülebilir havacılığa olan destekleri, yeni nesil çevreci uçaklarla genişlettiği ve gençleştirdiği filosu ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki net duruşuyla dikkat çekiyor. Pandemi gibi zorlu süreçlerde sergilediği kurumsal dirençlilikle de birçok şirkete örnek olan Pegasus’ta, geçtiğimiz aylarda bir bayrak değişimi yaşandı. Şirketin yeni CEO’su Güliz Öztürk sorularımızı yanıtlıyor.

Pegasus Hava Yolları’ndaki bayrak değişimi süreci hakkında bilgi verebilir misiniz?

Çok planlı, stratejik bir süreçti ve bu sürece iyi hazırlandık. Çünkü doğru zamanlarda gerçekleşen değişimlerin, şirketlere zenginlik kattığına ve onları her zaman daha ileriye götürdüğüne inanıyoruz. Mayıs ayında bayrağı Mehmet Bey’den gururla devraldım. Kendisinin de desteğiyle, tüm ekip arkadaşlarımızla birlikte başarı hikâyemizi yazmaya devam edeceğiz.

Söz konusu bayrak değişimi ile birlikte Türk sivil havacılık tarihinde, hava taşımacılığı alanında ilk kadın CEO oldunuz. Yaşanan bu gelişmeyi gerek kişisel olarak gerekse toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çok büyük bir gurur, aynı zamanda büyük de bir sorumluluk. Ben de adımlarımı bu sorumluluğun bilincinde olarak atıyorum. Cinsiyetten bağımsız olarak, başarılı bir lider olmak için çalışıyorum. Bu değişim, aynı zamanda şirketimizin toplumsal cinsiyet eşitliğine verdiği önemin de bir göstergesi; bunun için çok mutluyum. Bu alanda yıllardır elimizi taşın altına koyduk, mücadelenin tam ortasında yer aldık. BM Kadının Güçlenmesi Prensipleri platformuna katılan dünyadaki ilk hava yoluyuz. Toplumsal cinsiyet eşitliği alanındaki oluşumların destekçisiyiz. IATA’nın “2025’te 25” girişimine imza atan öncü hava yolları arasındayız. Bu kurumsal çalışmaların yanı sıra ben Women in Sales Network (WiSN) sosyal projesinin de Eş Başkanıyım. Kadınların ve erkeklerin toplumsal yaşamın her alanına eşit katılımına ve kadınların potansiyellerini ortaya çıkarabilmelerine katkı sağlamak için kurumsal ve bireysel olarak her türlü çabayı gösteriyoruz, göstermeye de devam edeceğiz.

Türkiye’nin dijital hava yolu olarak bugüne kadar birçok başarılı çalışmanın altında imzası olan bir şirketsiniz. Gelinen noktada, dijitalleşme çalışmalarınız ile ilgili bilgi alabilir miyiz? Hedefleriniz neler?

Biz, dijital dönüşümümüzü 2018’de başlattık. Sadece internet sitemizi ve mobil kanallarımızı yenilemekle kalmadık, havaalanı ve uçak içi seyahat deneyiminde birçok yeniliği de hayata geçirdik. Uçuş Asistanı, Express Bagaj, Yeni Çipli Kimlik Kartı ile Seyahat Teknolojisi bunlardan sadece birkaçı. Bugün “Türkiye’nin dijital hava yolu” olarak, bütün süreçlerimizde dijital teknolojiler kullanarak misafirlerimize seyahat deneyimlerini kolaylaştıracak yenilikler sunuyoruz. Fakat pandemi, duruma başka bir boyut kazandırdı. Biz de özellikle “minimum temasla seyahat” kavramını desteklemek amacıyla geliştirmelerimize hız verdik. Teknolojik gelişmelerin baş döndürücü hızına yetişme ve uyum sağlama becerisine sahibiz. Son olarak, ülkemizde havacılık sektöründe bir ilke imza attık ve metaverse evreninde yerimizi aldık. Decentraland platformunda “PegasusPort” isimli bir alan açtık. Türkiye’nin dijital hava yolu olarak ülkemiz, sektörümüz ve misafirlerimiz için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

Önemli gündem maddelerinizden birinin de sürdürülebilirlik konusu olduğunu biliyoruz. Bu alanla ilgili çalışmalarınızı ve projelerinizi anlatır mısınız? Önümüzdeki dönem için hedeflerinizde neler var?
İş modelimizin temel prensiplerinden ödün vermeden, operasyonlarımızı ve faaliyetlerimizi sürdürülebilir çevre anlayışıyla yönetiyoruz. Havacılık sektörünün iklim değişikliğiyle mücadele edebilmesinin yolu, sera gazı emisyonlarının azaltılmasından geçiyor. Bu çerçevede ulusal ve uluslararası otoriteler tarafından sektörümüze yönelik düzenlemelere uyum gösteriyoruz. Tâbi olduğumuz ICAO Corsia ve AB Emisyon Ticaret Sistemi gibi uluslararası regülasyonlar gereği, yıl içerisindeki regülasyon kapsamındaki karbon emisyonunun izlenmesi, doğrulanması ve raporlanması süreçlerini sağlıyoruz. IATA’nın “2050’ye kadar net sıfır karbon emisyonu” taahhüdünde bulunan öncü hava yolu şirketleri arasında yer aldık. 2030 yılı ara dönem hedefimizi de belirledik. Birim yolcu kilometre başına düşen uçuş kaynaklı karbon emisyonumuzu, 2030’a kadar 2019’a kıyasla yüzde 20 azaltmayı hedefliyoruz. Bütün çalışmalarımızı bu hedef doğrultusunda şekillendiriyoruz. Son olarak, Dünya Çevre Günü’nde bir çalışma gerçekleştirdik ve o gün gerçekleştirdiğimiz uçuşlardan kaynaklanan karbon emisyonunu rüzgâr enerjisi santraline verdiğimiz destekle nötrledik. Karbon emisyonunun, kaynağında azaltılmasına önem veriyoruz. Bu sebeple filonun gençleştirilmesi, düşük emisyonlu uçak modellerinin tercih edilmesi, uçaklarda ağırlık azaltma çalışmaları, rotaların optimize edilmesi gibi operasyonel tedbirlerle sürecin kaynağında emisyon azaltma çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Sürdürülebilir havacılığı desteklemek adına çalışmalarımıza devam edeceğiz

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.