Markanıza aileniz gibi sarılın, sahiplenin. İşte o zaman başarı kaçınılmaz.

Türkiye’de hemen her eve girmiş ve başarısını uluslararası boyuta taşımış bir marka “Arzum”. Marka olma yolculuğunda, teknolojiyi önce hayalleriyle sonra da yaratıcılıkla şekillendiren; küçük ev aletleri sektöründe birçok yeniliğin öncüsü, birçok ilke imza atmış başarılı bir Türk firması. Bugün gıda hazırlama, pişirme ve kızartma, içecek hazırlama, temizlik, kişisel bakım ve ütü olmak üzere birçok kategoride ürün sunan Arzum’un Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı, başarı yolculuklarını bizlerle paylaşarak “En önemli motivasyon kaynağımız, tüm çalışanlarımızla markamızı ailemiz gibi sahiplenmek” dedi. Dünden bugüne marka yolculuklarını anlatan Kolbaşı; kurumsal olarak her zaman bir adım önde olmaya dikkat ettiklerinin de altını çizdi.

1953 yılında Mısır Çarşısı’nda doğup ticari hayatına başlayan Arzum, bugün 40’tan fazla ülkede faaliyet gösteren dev bir marka. 1988 yılında yönetimine geçtiğiniz şirket, o günlerden bugünlere nasıl yol aldı? Sizce bu öyküdeki başarının altında neler yatıyor?
Çok teşekkürler öncelikle. Arzum markasının tescillendiği 1966 yılından bugüne kadar büyük bir heyecanla yürüdüğümüz yol haritamıza baktığımda başarılı bir grafik sergilediğimizi söyleyebilirim. 1988 yılında, 22 yaşındayken Arzum yönetimine dahil oldum. Dönüm noktalarımdan biri olduğuna inandığım bu dönemde, sıkı bir şekilde çalışarak Arzum’un markalaşma sürecine büyük çaba harcadık. Ailemizden devraldığımız şirketimizde, Arzum’u her zaman önde tutarak, markaya hep birlikte ivme kazandırdık. Başarımızın altında yatan en büyük etken; tüm çalışanlarımızla markamıza ailemize sarılır gibi sarılmak, sahiplenmek. Paydaşlarına en fazla değeri yaratmayı hedefleyen, tüketicilerine en iyi teknolojiyi ve ürünleri sunmayı ilke edinen; ödüllerle özdeşleşmiş, samimi, güvenilir ve ilklerin öncüsü bir marka olmaya çalıştık hep.

Pandemi dönemiyle birlikte tüm dünya olarak olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Bu krizi yıllar içinde yaşanan diğer krizlerle kıyaslarsanız nasıl bir değerlendirme yaparsınız?
Hiçbir krizle kıyaslanamayacak bir kriz açıkçası bu. Toplum olarak aynı hisleri, tedirginliği yaşadığımız Covid-19 pandemisinde şüphesiz ilk olarak sağlımızı ön plana aldık. Salgından etkilenen her sektöre ve bireye sorumlu marka kimliğimizle yardımcı olmak en büyük hedefimiz oldu. Küçük ev aletleri sektörü pandemi döneminde en az zarar gören sektörlerden biri diyebiliriz. Sokağa çıkma yasağının olduğu ve AVM’lerin kapatıldığı dönemde satışlarımıza devam edebilmek için e-ticaret öncelikli olsa da tüketicilerimize ulaşabildiğimiz her noktadan ulaşmaya çalıştık. Bu dönemde tüketicilerimizin ihtiyaçlarına yetişebilmek öncelikli iş hedefimiz haline geldi. Motivasyonumuz tam; tüm tedbirlerimizi alarak işlerimize her zamankinden daha çok sarıldığımız bir dönemdeyiz. Covid-19 pandemisiyle bizleri bekleyen yeni bir dünya düzeni var artık. Yeni normal dediğimiz bu sürece hepimiz hızlıca adapte olmaya çalışıyoruz.

Covid-19 sürecinin yaratacağı ekonomik etkiyle sektördeki büyüme tahminlerini şirketiniz için nasıl revize ettiniz? Bu süreçte ekonomi ile ilgili beklentileriniz ve 2020 yıl sonu hedefleriniz nelerdir?
Arzum olarak, her yıl olduğu gibi bu yıla da istikrarlı, sürdürülebilir ve kârlı büyüme hedefiyle başladık. Açıkçası bu hedeflerimizden bu dönem de çok sapmadık. Bu yüzden de değiştirmeye veya bütçe revizyonuna gerek kalmadı. Evet bazı ürünler talep konusunda biraz düşüş yaşadı ama diğer birçok ürün de normalin çok üstünde satarak aranın kapanmasını sağladı. Aynı şekilde bazı satış kanalları kapalı kaldı ancak diğer kanallar açığın büyük kısmını kompanse etti.

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.