KİŞİSEL GELİŞİMDE DEĞİŞİMİN ROLÜ

Hemen hemen hepimiz hayatımızın belli alanlarında farklı kaynaklardan edindiğimiz kalıp tavır ve düşüncelerle hareket ediyoruz. Toplumsal yaşam kuralları açısından bakacak olursak, kalıpların olması önemli. Ancak konu kişisel ilişkilerimize geldiğinde, onu kalıplara sığdırmak hayatın en zorlayıcı deneyimlerini yaşamamıza neden oluyor.
Bir süredir bireysel seanslarımda danışanlarıma çok sıklıkla ve altını çizerek söylediğim bir cümle var: “Kendini etiketleyebileceğin tek bir cümle var o da: Ben değişkenim.” İnsanlar çoğu zaman “Ben şöyleyim, ben böyleyim” diyerek kendilerini etiketlemeye, yani farkında bile olmadığı kalıpların içine sokmaya çalışıyor. “Ben kıskanç biriyim, yaradılışım bu” demek ve kendini etiketlemek yerine “Ben kıskanç biriydim ama bunun olumsuz etkilerinden kurtulmak için elimden geldiğince bu huyumu azaltıyorum” diyebilmek dahi kişilerin hayatında büyük bir fark yaratabiliyor. Birinci söylemde kendinize ve tüm dünyaya söylediğiniz, ben böyleyim ve değişmeye de hiç niyetim yok demek. Yani kurban psikolojisine girmek. Çünkü bahane hazır. İkinci söylemde ise söylediğiniz, farkındayım ve bunu değiştirip dönüştürmek için elimden geleni yapıyorum demek. İkinci söylemi kullanmak size zor geliyor ya da kendinizi hazır hissetmiyorsanız en azından birinci söylemi dile getirmemek bile dönüşümün başlangıcıdır. Kafamızın içinde düşünceler, kalıplar ve yargılar hep olacak. Sadece bunları söylemeden ve kendimizi etiketlemeden dahi bize engel teşkil eden durumlar dan kendimizi kurtarabiliriz.
En bariz kıskanç insanlar bile fazla kıskanç olmanın kendilerine bir noktada zarar verebileceğini bilir. Bu yüzden önce kendini sonra da tüm dünyayı ikna etmek için “Ben çok kıskancımdır, yapacak bir şey yok!” derler. Oysaki bu söylemi değiştirerek yüzde 20’lik değişime açık olsalar, kendilerini böyle kalıplar içine sokmak zorunda kalmayacaklar. Bu küçük dönüşüm bile onlara daha konforlu ve daha uyumlu bir hayatın kapılarını aralayacak. “Dün kıskançtım, bugün daha az kıskancım, kim bilir yarın belki daha da az kıskanç olabilirim” diye düşünmek kendinize belirleyebileceğiniz en sağlıklı kalıp olabilir. Çünkü içinde değişkenliği barındırdığı için duruma göre esneyebilme ye, adapte olabilmeye, uyum sağlayabilmeye olanak tanır. “Ben böyleyim, beni kabul eden böyle kabul etsin!” demektense kendimizin en iyi, en deneyime ve değişkenliğe açık versiyonunu yaratmaya çalışmak her zaman için daha mantıklı. Daha önemlisi de bu yaklaşım, her zaman daha verimli.
Düşünsenize fikirlerimiz, umutlarımız, beklentilerimiz her zaman değişkenlik gösteriyor. Bazen mevsime göre bile değişkenlik gösteren birçok sabit fikrimiz oluyor. Bir partneri olmayan insanlar kışın yalnızlığından daha memnunken, bahar geldiğinde ”ah bir sevgilim olsa şimdi yanımda” diye iç geçirmeye başlıyor. Dün hiç evlenme ve çocuk sahibi olma düşüncesinde olmayan biri, bugün hayat önceliklerinin en başına bu iki maddeyi koyabiliyor. Her insan değişkendir ve hepimiz her gün değişiyoruz. Tabii ki hepimiz için temel değerler dediğimiz, bizi biz yapan, içinde doğduğumuz toplumun gereği olan belli başlı sınırlarımız ve değişmezlerimiz var. Ama bunların dışında kalabilecek her şeyi ”Öyle olması gerekir, bu şekilde olması lazım ya da ben böyleyim, bu değişmezdir.” Kalıplarından çıkarıp değişebilen ve dönüşebilen kavramlar haline getirebilmek, hepimiz için çok değerli bir kişisel gelişim konusu.

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.